Necdet Topçuoğlu

Tarih: 28.04.2025 01:42

AKILLI DÜŞMAN AKILSIZ DOSTTAN İYİDİR

Facebook Twitter Linked-in

AKILLI DÜŞMAN AKILSIZ DOSTTAN İYİDİR

Necdet Topçuoğlu

Öylesine kötü bir dönemden geçiyoruz ki, bunun farkında olmayan devlet adamlarının varlığı, şartların ağırlığından daha tehlikelidir. ABD ve Batı NATO’yu kullanarak Türkiye’nin başını belaya sokmak istemektedirler. Bu şer cephesi defalarca Türkiye ile Rusya’yı çatıştırmak istemişlerdir. Ancak Rusya’nın akıllı ve soğukkanlı politikaları sayesinde bu tehlike önlenmiştir. Akıllı düşman, daima akılsız dosttan iyidir. Bu nedenle şer cephesinin sahte dostluğundan ziyade, Putin ve Rusya Federasyonunun soğukkanlı ve tutarlı dış politikasına güven vermektedir.. Türkiye’nin ABD çıkarları uğruna düşman olarak gördüğü Rusya Federasyonunun Türkiye aleyhine açık bir girişimi görülmemiştir.

Buna karşılık Türkiye de yapılan bütün askeri darbeler ve muhtıraların arkasında ABD ve NATO bulunmaktadır. PKK, PYD ve DEAŞ gibi terör örgütlerini başımıza bela eden ABD, NATO ve AB’dir. Söz konusu emperyalist cephe, Türkiye’yi yıllarca Rusya ile korkutarak ABD ve NATO’nun jandarmalığını yaptırmışlardır. Komünist Rusya korkusu insanlarımızın iliklerine kadar işlemiştir. Kaldı ki Rusya artık Komünist de değildir. Türkiye’nin dostluk kurması gereken ülkeler Türk Cumhuriyetleridir. Ancak o bile becerilememiştir. Diğer devletler ile karşılıklı çıkar ilişkileri esas alınmalıdır. Eski Dışişleri Bakanlarımızdan Rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil ABD ile dost olmak, ayı ile yatağa girmeye benzer demiştir. Bu görüşün çok haklı olduğunu düşünüyorum.

Halen ABD’nin elinde Türkiye’ye karşı şantaj olarak kullanacağı çeşitli dosyalar bulunmaktadır. ABD'nin hangi konular üzerinden Türkiye’ye şantaj yaptığı kamuoyu tarafından bilinmektedir. Trump'ın Erdoğan'ı seviyorum demesi inandırıcı değildir. ABD bunların karşılığında Montrö’yü delip Boğazlardan savaş gemilerini Karadeniz'e geçirmek istemektedir. Tarihte Hitler bile Boğazlardan geçmeyi başaramamıştır. Sözleşme ile elde edilen kazanımlar hiçbir pazarlığa feda edilmemelidir. Rusya Montrö Sözleşmesine uyulması konusunda diplomatik bir dil ile Türkiye'yi defalarca uyarmıştır. Rusya'nın ne kadar kararlı olduğu daha önce yaşanan Gürcistan, Kırım ve Osetya müdahalelerinden bilinmektedir. Ukrayna ile girmiş olduğu savaş neleri göze alabileceğini göstermektedir.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne uyulmadığı takdirde Rusya'nın saldırıları öncelik sırasına göre mutlaka sıralanmıştır. Rusya uyarı amacıyla ilk planda buğday ihracatını durdurabilir. İkinci aşamada Akkuyu Nükleer Santralinin yapımını askıya alabilir. Doğalgaz fiyatlarına zam yapabilir veya muslukları kısabilir. Rusya Türkiye'nin komşusudur ve komşu komşunun külüne muhtaçtır. Rahmetli Atatürk Kuzey Komşunuzla iyi geçinin diye vasiyet etmiştir. Buna rağmen Erdoğan yönetimindeki Türkiye, Rusya ile güven bunalımı yaşamıştır. Can güvenliği devletimize emanet olan Büyükelçileri bile korunamamıştır.

ABD'nin İstanbul Kanalı zorlamasıyla Türkiye’yi Rusya ile savaşa sokmayı planladığı açıkça görülmektedir. Bunu anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur. Böyle bir savaşta taktik nükleer silahların kullanılması kaçınılmazdır. Putin Nükleer Silah Kullanma konusunda, bunu yapabiliriz. Hiç şüphe yokki bu insanlığın sonu olur. Ancak Rusya'nın olmadığı bir dünya zaten yok olmalıdır demektedir. Türkiye nükleer silahların hedefi haline gelirse, sonucunu hayal etmeye bile gerek yoktur. Yüz yıl önce, Almanların Osmanlı İmparatorluğunu Birinci Dünya Savaşı'na soktuğu gibi bir oyunla karşı karşıya kalabiliriz. ABD Karadeniz'e savaş gemilerini sokarak Rusya'yı Güneyinden, Türkiye'yi de Kuzeyinden kuşatmayı planlamaktadır. Bunu görüpte susmak mümkün değildir.

Hatırlarsanız, daha önce Amiraller bu tehlikeyi gördükleri için, Türk Milletine her şeyi göze alarak tarihi hatırlamayı yapmışlardır. Yoksa kurmay aklının bu kadar zırdeli olduğu düşünülemez. 103 Amiral, Vatan görevini bu yazılı eylemleriyle yapmışlar ve bunun için bedel ödemekten çekinmemişlerdir. Aynı görev, emekli Büyükelçiler, eski Milletvekilleri, Sivil Toplum Kuruluşları tarafından da yapılmış olup, herhangi bir tepki ile karşılanmamıştır. Söz konusu Amiraller olunca durum değişmiştir. Amiraller tarafından yapılan duyurunun öznesi darbe değil, Montrö Sözleşmesiydi. Maalesef konu bağlamından koparılarak istismar edilmiştir.

Erdoğan İstanbul Kanalını ısrarla yapacağız demektedir. Kendi deyimiyle bu çılgın projeden birçok beklentisi bulunmaktadır. Öncelikle ABD'ye Montrö Boğazlar Sözleşmesini delme imkanı verebilir. Kanal çevresinde Arap sermayesine rant sağlayabilir. Kanal inşaatı üzerinden yandaş müteahhitlere kaynak aktarabilir. Gelecek seçimler için finansman imkanı yaratabilir. Bu nedenle gözünü karartmış bulunmaktadır. Karşı çıkanları Silivriye tıkmaktadır. Türkiye Montrö Sözleşmesinden doğan haklarına sadık kalmak zorundadır. Söz konusu haklar, bekamızın kilididir. Bu kilidin anahtarını Atatürk giderken Anıtkabire götürmüştür. Bunu herkes çok iyi bilmelidir.

(28, Nisan, 2025-Ankara)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —