Necdet Topçuoğlu


ATATÜRK ZEHİRLENDİĞİNİ ANLAMIŞ

Atatürk, Afet İnan’a yazdığı mektupta şöyle demektedir;“Afet, vaziyetim şudur; bence doktorların yanlış görüş ve hükümleri sebebiyle hastalık durmamış ilerlemiştir. Hükümet benim onayımı almadan Dr. Fissinger’i getirtti.”


ATATÜRK ZEHİRLENDİĞİNİ ANLAMIŞ

Necdet Topçuoğlu

Atatürk, Afet İnan’a yazdığı mektupta şöyle demektedir;“Afet, vaziyetim şudur; bence doktorların yanlış görüş ve hükümleri sebebiyle hastalık durmamış ilerlemiştir. Hükümet benim onayımı almadan Dr. Fissinger’i getirtti.”

1-Atatürk’ün ölümünden sonra düzenlenen birinci raporda ölüm sebebi karın içinde sıvı, asit toplanması olarak gösterilirken, ikinci raporda ise alkolle ilgili karaciğer iltihabı neden olarak gösterilmiştir. Bu çelişkiye rağmen Atatürk’e biyopsi de otopsi de yapılmamıştır.

2-Salyrgan ( civalı ilaç )’ın Atatürk’ün tedavisinde “ajan tedavi ilacı” olarak kullanıldığı, aslında Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ilaçla ağır ağır zehirlenerek öldürüldüğü iddia edilmektedir.

3-Öte yandan Atatürk’ün daha evvel sıtma geçirdiği bilinmesine rağmen karaciğer ve dalağı yıpratan Kinin ve Atebrin gibi ilaçlar bol miktarda kullanılarak ölümün çabuklaştırıldığı da dikkatten kaçmamalıdır.

4-Sadece 1937 yılında İstanbul Eczanesi’nden Atatürk için 43 kutu kinin ilacının alınmış olması buna iyi bir örnektir.

5-Bahsi geçen Abrevaya, Prof.Dr. Samuel Abrevaya Marmaralı’dır. Abrevaya, İzmir doğumlu olup, Paris’te tahsil görmüştür. Atatürk’ün ölümünden sonra Niğde Milletvekilliği yapmıştır. ( Anayurt Gazetesi )

6-Atatürk’ün ölümü ile ilgili şüpheler yok edilememiştir. 
Örneğin Mustafa Kemal Paşa’nın ölüm raporuna imza atan doktorlar; O’nun “ aşırı alkole bağlı siroz”dan öldüğünü belirtmişlerdir. Bu raporda göze çarpan bir çelişki vardır.

7-Aynı raporda, “karaciğerin aşırı büyümesinden ve yağlanmasından” da bahsedilmektedir.

8-Gerçek mesleği tıp doktorluğu olan Prof. Dr. Utkan Kocatürk bu çelişkiye özellikle dikkat çekmiş ve ilk muayene ile 8 Eylül 1938’de yapılan konsültasyon sonucu verilen rapordaki bulguların aynı olduğunu işaret etmiştir.

9-“Karaciğerin aşırı büyümesi ve iltihaplanması” Bu bulguya göre Atatürk’ün hastalığı “alkole bağlı siroz” değildir. Tıp otoriteleri alkole bağlı sirozda karaciğerin büyümediğini aksine küçülüp büzüldüğünü söylemektedirler.

10-Mustafa Kemal Paşa’nın silah arkadaşı, Mehmet Halif Bey ise Atatürk’ün Derne-Tobruk Savaşı’ndan sonra gözlerindeki rahatsızlık nedeniyle hastahaneye yattığı zaman “sarılık mikrobu” bulaştığını ve hastalandığını da anlatmıştır.

11- Atatürk’ün ölümü ile ilgili bir algı aşılanmıştır. Atatürk’ün ölüm nedeni “alkole bağlı siroz”dur. 
“Büyük Abi’nin Efendisi” böyle emretmiş, İngiltere ve CIA’nın gönüllü Mason doktorları da raporu bu şekilde yazıp, imzalamışlardır.

12-Amaç bellidir. Türk milletinin belleğinde yerleşmiş büyük Kızıloğuz Beyi Mustafa Kemal Atatürk’ün saygınlığına gölge düşürmektir.
Gelecek nesillere Atatürk bir “ayyaş” ve kötü alışkanlıkların esiri, zaaflarına mağlup olmuş zayıf karakterli bir insan olarak tanıtılmalıdır. Amaç budur.

KAYNAK:
Figen Özen "CİA'nın ÇETECİLERİ! " Kitabından alınmıştır.
Togan Yayıncılık 2014