Necdet Topçuoğlu


BİR HAZİRAN DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ

Bir Haziran 1925 yılında Cenevre’de Dünya Çocuk Refahı Konferansı düzenlenmiştir. Bu tarih, dünya da çocuk günü olarak kabul edilmiştir


BİR HAZİRAN DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ

Necdet Topçuoğlu

Bir Haziran 1925 yılında Cenevre’de Dünya Çocuk Refahı Konferansı düzenlenmiştir. Bu tarih, dünya da çocuk günü olarak kabul edilmiştir. Çocuk aslında küçük insan demektir. Onların da kendilerine göre hakları, hukukları vardır. Bazen yetişkinleri bile hayrete düşürecek kadar ilginç davranış ve fikirleri görülmektedir. Onların hayal dünyalarında daima huzur ve mutluluk yer almaktadır. Dünya çocuklardan ibaret olsaydı, huzur ve barış sürekli olur, düşmanlıklar ve savaşlar hiç olmazdı. Gazze de sadece İsrail  ve Filistin çocukları yaşamış olsa, bu topraklar savaş alanı değil, büyük bir oyun bahçesi olurdu. Aslında dünyaya gelen her çocuk, Tanrının insanoğlundan umudunu kesmediğinin bir göstergesidir.

Kimine göre çocuklar, evliliğin meyvesi, evin neşesi, soyun devamı olarak görülmekte, bir başka düşünceye göre de, anne ve babaların yaşlılıklarının sosyal güvencesidir. Kim nasıl düşünürse düşünsün, gerçekte her çocuk, hayata gözlerini açan çilelerin, mutlulukların, başarı ve başarısızlıkların bir başlangıcıdır. Bu nedenle bir çocuğun dünyaya gelmesine karar vermek büyük bir sorumluluktur. Dünyaya gelen her çocuk, beslenme, barınma, giyim-kuşam, eğitim, iş ve evlenerek yuva kurmak demektir. Bilinçli olarak çocuk sahibi olmaya karar vermek, bu sorumlulukların farkında olmak demektir. Aileler kaç çocuk sahibi olacaklarına bu sorumluluklar çerçevesinde karar vermelidirler.

Halbuki çekirdek ailelerin büyük bir çoğunluğu çocuk sahibi olmaya rastgele karar vermektedirler. Ekonomik durumları yeterli olan ailelerde çocukların bütün ihtiyaçları aile tarafından karşılanmaktadır. Aile ekonomisinin yeterli olmadığı, durumlarda bilinçsizce dünyaya getirilen çocuklar devletin önüne çocuk sorunları olarak çıkmaktadır. Özellikle Sosyal Devlet, bir milletin geleceğinin güvencesi olan çocukların, sağlıklı beslenme, eğitim ve barınma sorunlarını çözmekle yükümlüdür. Çocuklarının yetişmesini en iyi şekilde planlamayan bir millet geleceğini kaybetmiş demektir.

Çocuklar belli bir yaşa kadar ya ailelerinin, ya da devletin korumasına ihtiyaç duymaktadırlar. Sorunlu aile ortamında yetişen çocuklar, genellikle kişilik bozukluğu göstermektedirler. Mutsuz ailelerin topluma yansıması sorunlu çocuklar sebebiyle olumsuz olmaktadır. Bu nedenle düzenli ve mutlu ailelerden oluşan toplumların genel durumları da sağlam olmaktadır. Bir çocuğun hayattaki en büyük şansı, mutlu bir ailede yetişmesi ve çok iyi bir öğretmen ile eğitime başlamasıdır.

İster aile ortamında, isterse devlet himayesinde yetişsin, çocukların rekabetçi değil, paylaşımcı bir anlayışla yetiştirilmeleri faydalıdır. Paylaşım kültürü ile yetişen çocukların oluşturacakları toplum da paylaşımcı olacağından, toplumsal kalkınma sağlıklı olacaktır. Kız ve erkek çocukları birbirine karşı korku ve zarar verici unsurlar olarak tanıtılmamalıdır. Çocuklara en gerekli bilgiler 8 yaşına kadar verilmelidir. Bu dönemde öğrenilenler, hayatın sonuna kadar unutulmamaktadır. Öğrenmenin doğal yolu soru sormaktan geçer. Dikkat edilirse çocuklar sürekli soru sorarlar. Bu sorulara doğru ve mantıklı cevaplar verilmeli, yalan asla söylenmemelidir. Bir aktivite yaparken ikna edilmeli ve karşılığında armağan verilmemelidir. Armağan almaya alışan çocuklar karşılıksız iş yapmaktan kaçınmaktadırlar.

Anne ve babalar çocuklar arasında ayrım yapmamalıdır. Ayrıca çocukların isteklerine ortak kararla cevap verilmeli, çocukların anne ve babalarını birbirine karşı kullanmalarına fırsat verilmemelidir. Çocukların bütün istekleri değil, gerekli olan istekleri yerine getirilmeli, yerine getirilmeyen isteklerin sebepleri anlatılmalıdır. Anne ve babalar, kız ve erkek çocukları ile konularına göre iş bölümü yaparak ilgilenmelidirler. Toplum içinde kimlerle görüşüp görüşmeyecekleri, kendilerine gelecek zararlardan nasıl korunacakları öğretilmelidir.

Çocuk hastalıkları ve yetim çocuklar bir toplumun derin yaralarıdır. Bu nedenle evlilik öncesi gerekli eğitimler verilerek kalıtsal hastalıkların önüne geçilmelidir. Hasta olanların da tedavilerinin yapılmasına devlet desteği sağlanmalıdır. Yetim çocukların hayata atılıncaya kadar devlet korumasında bulunmaları zorunlu olmalıdır. Çocuk işçiler sorunu ve çocuk istismarları yasalarla önlenmeli ve güvence altına alınmalıdır. Çocuk bakım evleri, kreş, anaokulu sorunları çözülmeli ve ödemeleri ailelerin bütçelerini zorlamamalıdır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk, çocuklara bayram hediye eden dünya da tek liderdir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı her yıl, dünyanın çeşitli ülkelerinden davet edilen çocuklarla birlikte kutlanmaktadır. Ancak deprem  ve Gazze yetimlerinin yüzbinleri aştığı bir ortamda "Dünya Çocuk Günü" nasıl kutlu olabilir  bilmiyorum.  Yine de milletlerin geleceği olan tüm çocukların, ‘’Bir Haziran Dünya Çocuk Günü’’ kutlu olsun.

(01, Haziran, 2024-Ankara)