Necdet Topçuoğlu


DİNE İHANET SAHTE DİN ADAMLARINDAN GELİR

Bir din para kazanma ve siyasetin aracı haline getirilmişse, o din kutsallığını kaybetmiş demektir.


DİNE İHANET SAHTE DİN ADAMLARINDAN GELİR

Necdet Topçuoğlu

Bir din para kazanma ve siyasetin aracı haline getirilmişse, o din kutsallığını kaybetmiş demektir. Tarihin her döneminde bu sıkıntılar yaşanmış olmasına rağmen, insanlar bu olaylardan hiç ders almamışlardır. Halen bu çağda bile, din kullanılarak toplumlar çökertilmektedir. Tarihte öyle düşünürler ortaya çıkmıştır ki, hayatın akışını değiştirmeyi başarmışlardır. Bunlardan bir tanesi de Finlandiyalı yazar ve düşünür, Johan Wilhelm Snelman'dır.

Ünlü düşünür Snelman,  bundan yaklaşık 150 yıl önce ülkesinin din adamlarının baskısına yönelik bir konuşma yapmıştır. Bir aydın, kendi milletinin kaderinde bu işte bu kadar etkili olabilirdi. Snelman'ın konuşmasını olduğu gibi sizlere aktarıyorum.

" Muhterem din adamları, inançlı bir insan olarak, sizlerden rica ediyorum. Halkınızın  gerçek anlamda hizmetkarı olun.
Papazlar kiliseye bağlı memur değillerdir.
Sizin göreviniz dini törenler yapmak ve dua etmekle sınırlı olmamalıdır.
Peygamberler, halka öncelikle temiz, dürüst ve hayırsever bir yaşam sürmelerini öğütleyerek, insanları vicdanlı ve sevgi dolu olmaya teşvik etmişlerdir.
Onlara nasıl iyilik yapılacağını, hayvani ve vahşi ihtiraslarından arınarak, nasıl Tanrının evladı olunacağını öğretmişlerdir.

Halka yaşamla ilgili gerçek vaazlar verin. 
Asırlardır olduğu gibi ikiyüzlü bir şekilde tekrarlayıp durduğunuz ruhsuz kelimelerden oluşan sıkıcı, itici din adamı diliyle konuşmayın.

Saygıdeğer din adamları!
Fin halkı adına gözyaşlarımla size sesleniyorum. Halka gerçekleri anlatın.
Yaşlı, genç ve yetişkin herkeste ülke yararına canlı bir ruhun uyanmasını sağlayın.
Size halkın ağır ve tehlikeli bir manevi hastalığa yakalandığını söylüyorum.
Din: insanların diğer insanlarla, dünyayla ve tarladaki ürünlerle ilişkisini düzenleyen bağlantının duygusudur. 
Böyle bir bağlantı yoksa, devlet, toplum, aile ve hatta insanlık kendisi bile hayatta kalamaz. Bunun eksikliği, devletin mevcudiyetine karşı bir tehdittir.

Ey din adamları! 
halkın içindeki Tanrı yok olmakta, ölmektedir. Kendi vicdanınız, halkınız ve Tanrı önünde  dürüst olmak istiyorsanız başka suçlu aramayın.
Kendinizi suçlayın.
Kendinizi tedavi edin.
Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin.
Tanrıyı içinizde, ruhunuzda arayın.
Halkımızı kurtarın, 
Ruh ve içerikten yoksun inanç ve ibadet formüllerini değil, gerçek Tanrı  inancını telkin edin." Diyerek konuşmasını tamamlamıştır.

Ünlü düşünür Snelman'ın bu konuşması tarihe geçmiştir. Bu akılcı uyarı, çağımızın örnek alınacak bir ülkesi olan Finlandiya'nın doğmasına kapı açmıştır. Bu konuşmayı her ülkede yapabilecek çok sayıda aydının olması mümkündür. Ancak konuşmayı dinleyen ve gereğini yapan halk her ülkede yoktur.

Şimdi bu yazıyı okuyan her aklı başında yurttaşımız, ülkemizdeki din adamları ve yöneticilerimize hitaben, Snelman'ın konuşmasını tekrar etmelidir. Dikkate alınmaması, konuşmanın yanlışlığından değil, toplumun yanlışlığından olacaktır.

Bizdeki din adamlarına şöyle seslenmenin doğru olacağını düşünüyorum. "Kıyafetleriniz, sakalınız, sarığınız, cübbeniz, tesettürleriniz sizin Müslüman olduğunuzu, Tanrı'ya inandığınızı ve iyi insan olduğunuzu göstermeye yetmez. Çünkü bunlar,  önceki dinlerde de vardı.
Diğer dinlerden, ülkemize kötülük yapmak için gelen ajanlar, yine bu kıyafetlerle gelmişlerdir.

Bu nedenle, lütfen kendinize değil, ülkenize hizmet edin. Kendinizi değil, müslümanları kalkındırın. Milletimize düşman olanların hizmetinde olmayın. Dinden para kazanıp, sıradan yurttaşlara fakirliğin kerametini anlatmayın. Camileri siyasetçilerin arka bahçesi yapmayın. Din adamları olarak, temsil ettiğiniz İslam Dinine ve müslümanlara örnek olmak istiyorsanız, önce sizler iyi insan, iyi yurttaş ve iyi müslüman olmalısınız."

Kazanılması en zor olan savaş, cehalete karşı verilen savaştır. Korkmadan, yılmadan bu savaşı sürdürmek bir vatan borcudur. Bundan vaz geçersek, bu yolda canlarını veren sayısız aydınımız boş yere ölmüş olurlar. Bu çağrıyı yaparak karanlığa karşı bir mum da siz yakabilirsiniz.

(17, Kasım, 2024-Ankara)

.