Necdet Topçuoğlu


ERDOĞAN BU KADROLARLA BAŞARAMAZ

Erdoğan 2002 yılında iktidara geldikten sonra, Ali Babacan önderliğinde bir ekiple, Kemal Derviş'in ekonomik programını uygulamıştır. İktidarlarının ilk 7 yılının başarılı geçtiğini söylemek mümkündür.


ERDOĞAN BU KADROLARLA BAŞARAMAZ

Necdet Topçuoğlu


Erdoğan 2002 yılında iktidara geldikten sonra, Ali Babacan önderliğinde bir  ekiple, Kemal Derviş'in ekonomik programını uygulamıştır. İktidarlarının ilk 7 yılının başarılı geçtiğini söylemek mümkündür. Parlamenter sistemde böyle bir yönetim devam etmiş olsaydı, daha uzun yıllar ittifakasız tek parti iktidarının devam etmesi mümkündü. Ancak Devlet Bahçeli'nin %50+1'e dayanan Cumhurbaşkanlığı Sistemini ülkeye dayatmasından sonra bütün dengeler alt üst olmuştur.

AKP iktidara geldiğinden bugüne kadar
2 trilyon 700 milyar $ tutarında vergi toplamış, neredeyse bir o kadar da, vergi istisnası kapsamında zenginlerin vergi borcunu silmiştir. Toplanan vergilerin büyük çoğunluğu dolaylı vergilerdir. Özellikle Covit-19 sürecinden sonra fiyatlar kontrolden çıkmış, artan fiyatlara bağlı olarak, hazine vergi gelirleriyle dolmuştur. Ayrıca enflasyon artışı da cebri vergi olduğundan, kontrol altına alınmak istenmemiştir. Rakamlar inanılmaz büyük olduğundan dolar cinsinden ifade etmek zorunda kaldım.

Açık kaynaklardan takip ettiğim kadarıyla, AKP İktidarının, yurt dışından aldığı kredinin 454 milyar $ mertebesinde olduğu görülmektedir. Özelleştirmeden elde edilen gelirler ise 71 milyar $’dır. Merkez Bankası rezervleri Berat Albayrak döneminde çarçur edilmiş, bilançonun halen yaklaşık 60 milyar $ eksi bakiye verdiği görülmektedir. Bütün bu rakamlar alt alta toplandığında AKP İktidarları döneminde toplam 3 trilyon 285 milyar $ para harcandığı anlaşılmaktadır.

Harcanan bu parayı en iyimser yaklaşımla 20 yıla bölersek, yılda 164 milyar 250 milyon $ harcanmış demektir. Basit bir hesapla, harcanan para ile yılda 96 Osman Gazi köprüsü yapılması mümkündür. Örnekleri çoğaltabiliriz. 41 Keban barajı, 23 adet şehir hastanesi, 320 adet Tokat Havalimanı yapılabilir. Buna rağmen Erdoğan yönetimi, "Yap İşlet Devret" modelini tercih ederek, garanti ödemelerle Hazineyi uzun vadeli borçlandırmıştır. Üstelik yatırımlar için fahiş fiyatlar uygulanarak adeta bir soyguna yol açılmıştır. Daha uzun yıllar döviz cinsinden borç ödemeye devam edeceğiz. Döviz yükseldikçe daha beter soyuluyoruz.

Şimdi sormak lâzım, Türkiye daha uzun yıllar döviz garantili borçları ödemeye devam edecekse, devletin kasasında olması gereken 3 trilyon 285 milyar $ nerededir? Bunun hesabının sorulması gerekir. Ancak bu hesabın sorulacağına dair, en küçük bir umudum yoktur. Rakamlar bize 2002 yılından bu yana, %120 artan hiper enflasyonun, 12 kat artan dövizin, %100-200 arası zamlanan zorunlu tüketim mallarının, %76’sı yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan toplumsal çöküntünün nedenini anlatmaktadır.

Mehmet Şimşek dünyayı dolaşmış döviz bulamamıştır. IMF ile Stand-By anlaşması yapmak zorunda kalacakları anlaşılmaktadır. Aksi takdirde bu borcun döndürülmesi mümkün görülmemektedir. Devlet batmaz, devletin borcu olmaz.  Devlet de, borç da  milletindir. Millet bu  borcu ödemek zorundadır. İktidarın bu konudaki tercihi önemlidir. Söz konusu borçları, halkın %76'sı fakir olan kısmı mı, yoksa %24'ünü oluşturan zenginler mi ödeyecek? önümüzdeki yılların sorunu budur. İktidarın tercihine göre limon gibi sıkılacakmıyız, yoksa biraz nefes alacakmıyız bekleyip göreceğiz.

Bana “Türkiye ekonomisi nasıl batırılır” diye sorsaydınız, ekonomiyi Erdoğan'a teslim  etmeniz yeterlidir diye cevaplardım. Önce hukukun içini boşalttılar. Yargıyı hesap soramaz duruma getirdiler. Milletvekillerini yüksek maaşlı konfor alanlarına hapsederek, hareketsiz hale getirdiler. Geriye talan etmek için dikensiz gül bahçesi kaldı.
“Aldıkça al, çaldıkça çal, istersen ver yüz arzuhal, ne sorgu var, ne sual” yeyin ağalar beyler yeyin, bu hanı iştiha sizindir.

Erdoğan, kifayetsiz kadrolarla bu ağır yükün altından kalkamaz. Orta Vadeli  Programa bakıyorum çözüme yönelik politikalar içermiyor. Ekonominin düzeltilmesine önce karadelikleri kapatarak başlamak gerekir. SGK giderleri önemli bir karadeliktir. 10.800 bin işçi sigortasız kaçak çalışmaktadır. Bunun 7 milyonu  Suriyelidir. Emeklilik Kanunu yeniden çıkartılmalıdır. Yapamıyorsanız biz yapıp verelim. KİT'lerdeki üretim israfla yapılmaktadır. Bu karadelikler kapatılmalıdır.

Yerel seçimlerde CHP kazanmamış, AKP  kötü kaybetmiştir. Bu doğru okunmazsa, seçmen yine hayal kırıklığına uğrar. Ben hesaba bakarım, çünkü hesap adamıyım. 2019 yılından bu yana AKP 8 milyon oy kaybetmiş, CHP bir milyon oy artışı sağlamıştır. Bunun adı kazanmak değildir.  AKP ve CHP'ye oy vermek istemeyen 13 milyon seçmen, seçime  katılmamıştır. Türkiye yetişmiş nitelikli siyaset ve devlet adamlarıyla düzlüğe çıkabilir. Benim görev yaptığım yıllarda  şube müdürü bile yapılmayacak kadar vasıfsız adamlar, şimdi piyasada siyasetçi  ve devlet adamıyım diye dolaşmaktadır. Önce bizi düzlüğe  çıkaracak evlâları göreve getirmeliyiz.

(11, Nisan, 2024-Ankara)