Necdet Topçuoğlu


FARE TUZAĞINA PEYNİR KOYDULAR

Devlet Bahçeli'in Abdullah Öcalan çıkışı, ayaküstü konuşulmuş bir konu değildir. Hazırlıklar perde gerisinde uzun zamandır sürmektedir. Uygulanan tam bir fare tuzağı teorisidir.


FARE TUZAĞINA PEYNİR KOYDULAR

Necdet Topçuoğlu

Devlet Bahçeli'in Abdullah Öcalan çıkışı, ayaküstü konuşulmuş bir konu değildir. Hazırlıklar perde gerisinde uzun zamandır sürmektedir. Uygulanan tam bir fare tuzağı teorisidir.

Fare deliğinin önüne tuzak kurup, üstüne iri bir peynir parçası yerleştirmişler. Fareye, orada bir peynir var al senin olsun demişler. Fare olmaz demiş. Neden diye sorduklarında, "mesafe kısa, ödül büyük, bunda bir puştluk vardır" demiş.

Kürt'lere tuzakta peynir vaad edilmektedir. Burada amaç, DEM Parti oylarının Anayasa değişikliğinde desteğinin sağlanmasıdır. Ancak DEM Parti, Bahçeli'nin açıklamasına balıklama dalmamıştır. Altını çiziyoruz demekle yetinmişlerdir. Fare tuzağa gelmemiştir.

Fikirleri bana tamamen ters olsa da, DEM Parti Yönetimi, diyalektik akla sahip, bir ideoloji partisidir. Pazarlık yapmayı çok iyi bilirler ve ucuza yatmazlar. Bu onları övmek değil, gerçeğin tesbitidir. Atatürk'ün kurmuş olduğu Cumhuriyete düşmandırlar. Bu nedenle yıkım yolunda, muhatapları ile Anayasa değişikli konusunda uzlaşmaları mümkündür.

Cumhur İttifakının bütün amacı, olası bir Anayasa değişikliğinde, Erdoğan'a bir dönem daha aday olma hakkı kazandırmaktır. Aday olduktan sonra, nasıl olsa seçim manuple edilerek kazanmasına garanti gözüyle bakılmaktadır. Zaten bugüne kadar hep böyle olmuştur. Bu hak verilirse, Erdoğan bir defa daha Cumhurbaşkanıdır, bu böyle bilinmelidir.

DEM Parti'ye denilmek istenen şudur: Bakın mevcut Anayasaya göre Abdullah Öcalan'ın af edilmesi mümkün değildir. Gelin destek verin, birlikte Anayasayı değiştirelim. Öcalan için "Umut Hakkı Yasası"nın yolunu açalım teklifi yapılmaktadır. Karşılığında, Erdoğan'a bir defa daha, aday olma hakkının sağlanması istenmektedir.

Halil İbrahim adlı Kürt siyasetçiye dayanılarak, Kandil'den aşağıdaki protokolun sızdığı iddia edilmektedir. Doğruluk derecesini zaman gösterecektir. Dilini bile düzeltmeden aynen aşağıya alıyorum.

1- Abdullah Öcalan serbest bırakılıyor (muhtemel tarih: Nevroz - Mart 2025);

2 - Öcalan, ‘silahlı mücadelenin bittiğini ve PKK’yı tasfiye ettiğini’ açıklayacak!

3- Öcalan'a, ‘belki’ ‘siyaset yasağı’ gelecek ve Erbil’e yerleşecek!

4- PKK üst düzey 88 yöneticisi Türkiye’ye giremeyecek (girme izni yok); 34 adedi Öcalan ile Erbil’de kalabilecek; diğerleri Norveç veya Yunanistan’a sığınabilecekler! Geriye kalanlar pişmanlık yasasından yararlanabilecek ve Türkiye’ye dönebilecekler!

5- Hapiste olanlar için cezalarda indirimler yapılacak ve cezalarını tamamlayanlar çıkabilecekler!

6- Belediyelerde Kürtçe ve Türkçe iki dil kullanılacak!

7- Güçlendirilmiş yerel yönetim ilkesi kabul ediliyor!

8- 8’inci sınıfa kadar Kürtçe öğretilecek (dersin seçme mi eğitim dili mi olduğu belli değil)

9- Demirtaş’ın en az 22 yıl hapiste kalması planlanıyor (konuşulmuş) uzlaşılmış!

10- Rojova konusu: PKK, Rojova resmi olarak Türkiye tarafından tanınsın, demiş. Türkiye ise Mazlum Kobani görevden alınsın, demiş. Yeni bir isim önerisi var, fakat yıpratmamak için isim açıklanmadı. Rojava Kürtleri ya Türkiye’ye bağlı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile bir araya gelecek ve Türkiye’nin denetimine girecekler. Eğer kabul etmezlerse, Türkiye garantör olacak, Suriye Ordusuna katılacaklar. Amaç, Rojova’nın ABD denetiminden kurtarılmasıdır. ABD buna ne der göreceğiz.

Türk siyaseti son yol ayrımına gelmiştir. Kim Türkiye Cumhuriyeti'nin devamından yana olacak, kim Erdoğan'ın tekrar aday olması uğruna Cumhuriyeti feda edecektir, bunu göreceğiz. Bu aşamada umut var çıkışlar, İyi Parti  Genel Başkanı, Musavat Dervişoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'dan  gelmiştir. Ancak lâf değil eylem gereklidir.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurumsal kimliğini ayrı tutarak, Genel Başkanın tutumunu tehlikeli buluyorum. Bahçeli'nin konuşmasına karşılık, kumarcı üslubu ile el yükseltiyor, Kürtlere Devlet vaat ediyorum ifadesi istismar edilmeye müsaittir. Niyeti kötü olmasa bile, kullanılan üslup, karşı tarafa koz vermiştir. Usta siyasetçi olmadığı çok net bellidir. Hatalarını düzeltmeye bir ekip gereklidir. Öyle görünüyor ki, 2025 yılının ilk yarısında dananın kuyruğu kopacaktır. Ya bu işgalci yönetimden kurtulacağız, ya da Cumhuriyete ebediyen veda edeceğiz.

(23, Ekim, 2024-Ordu)