FINDIK İÇİN BOŞ YERE AĞLAMAYIN
Necdet Topçuoğlu
Fındık için gözyaşı dökenlere diyeceğim şudur. Boşuna gözyaşı dökmeyiniz, esas ağlanacak halde olanlar, gözyaşı dökenlerdir. Başınıza gelenler fındığın bedduasındandır. Fındık sayesinde şehirden arsa alıp, ev sahibi olanların ilk işi findık bahçelerini terk edip, sehire yerleşmek olmuştur. Fındık da kendisini terk edenleri terk etmiştir.
Fındığı rezil duruma düşüren gurbetçi fındıkçılardır. Bu durum sadece fındık için geçerli değil, ayni durum çay sektöründe de söz konusudur. Rize de çay üreticisi kalmamıştır. Çoğunluk gurbetçi çaycıdır. Bu durumda olaların asli işleri bulunmaktadır. Çay atadan miras kalmıştır. Kısa süreliğine gelip, çaylarını satıp kaçmak istemektedirler. Fındıktaki rezillik çay sektöründe daha büyük sorundur. Çünkü yaş çay yaprağı fındık gibi stoklanma imkânına sahip değildir.
Gurbetçiler ne gurbetten, ne de fındık ve çaydan vazgeçmektedirler. Bahçeleri bakımsız kalmaktadır. 10 yıl çay bölgesinde denetim yaptığım için sorunları yakından biliyorum. Gurbetçiler çaylarını veya fındıklarını toplatıp sattıktan sonra, bir an önce çekip gurbete gitmek istemektedirler. Çünkü asli işleri ve geçim kaynakları gurbettedir. Gurbetçilerin bu tutumları hem çay, hem de fındık sektöründe kaptı kaçtıcı tüccarlara ucuza kapatma fırsatı yaratmaktadır.
Fındık ve çay üreticisi olmak, kendini fındığa ve çaya adamakla olur. Bahçenin her zaman içinde olmayı gerektirir. Örneğin fındığa arkasını dönene, fındık da arkasını döner. Bahçeler bakımsız kalır ve başta ısırgan ve böğürtlen olmak üzere yabancı bitkilerin işgaline uğrar. Verimsizlikten şikâyet edelere izah ediyorum, ancak aldığım cevap " amaaan boş ver, geçimi fındığa bağlamadım" olmaktadır.
Hal böyle olunca fındık üreticileri arasında birlik ve beraberliği sağlamak mümkün olmamaktadır. Toplama ücretini amele, tırpancı, ışgın alma ve diğer işlerin ücretlerini yevmiyeciler belirlemektedirler.
İşçiliğin her türlüsünde başkasına muhtaç olanların maliyetleri yüksek olmaktadır. Özetlersek gerçek anlamda fındık çiftçisi kalmamıştır. Evine başka kaynaklardan maaş girenler çiftçi değildir. Fındık onlar için yan gelir demektir.
Birçok insan bu sosyolojik değişimin farkinda bile değildir.Fındık asli geçim kaynağı olmadıkça, sömürü ve soygun önlenemez. Çünkü sahipsizdir. Sahipsiz malın hırsızı çok olur. Çözüm fındık çiftçilerini tekrar oluşturmakla mümkündür. Buna çözüm oluşturacak modeller vardır. Türkiye de uygulanmış ve başarılı sonuçları alınmıştır. İlk proje benim tavsiyemle Yozgat- Kadışehri-Kabalı Havzasında Napolyon Kiraz bahçeleri konusunda uygulanmıştır.
İşin devlet tarafına gelince, TMO fındığın emanetçisidir. Açıkladığı fiyat, taban değil tavan fiyattır. Kendi alımları için değil, tüccar alımlarına destek olmak için fiyat açıklamaktadır. Bir söz vardir, "El elin eşeğini türkü söyleyerek ararmış." TMO'nun asli görevi hububat alımlarıdır. Fındığa devlet adına sahip çıkacak bir kurum mutlaka kurulmalıdır.
Bütün yazıp söylediklerimin muhatabı olmadığını biliyorum. Çünkü fındık çiftçisi yoktur. Birçoğu ya emeklidir, ya da esnaftır. Fındığın sorunlarının çözümü zor değildir. Ancak çözmek isteyen yoktur. Bölge de fındığın ve çayın sorunları çözülürse siyaset biter. Çünkü bu sorunlar üzerinden siyaset yapılmaktadır. Sorunlar biterse tartışılacak konu kalmaz. Ben kendi adıma iki yılda çözmezsem diplomamı yakarım. Hatta önerilerim dikkate alınsın yine cözülür.
Geçenlerde tefecinin birisi beni aradı. Ağabey sana ne fındığın sorunlarından, sen emekliliğin keyfini yaşasana diyor. Uyandırma kerizi, bölgede kurulu bir ekonomik düzen var, düzülen var. Yoksa başın ağrır diyor. Canım sıkılmadı değil. Şimdi ben bunu yazınca onlarcası beni arar. Kim bu tehdidi yapan merak ettim diyeceklerdir. Sanki o tefeciye haddini bilirecekler. Belliki dedikodu yapacaklardır. Kardeş sen adam olsan bu bölge de tefeci taban bulamazdı. Tanrı dağına göre kar veriyormuş. Bırakın soysunlar bu menfaatini bilmezleri.
(28, Eylül, 2024-Ordu)