Necdet Topçuoğlu


HAL VE GİDİŞ VAHİM

Olayları meydana geliş sırasına göre sıralamaz, önemine göre yorumlamazsak doğru sonuca ulaşmamız mümkün değildir. Türkiye yeni bir sürece girmiştir. Bu süreç, 30 Ağustos 2024 tarihinde Ahlat da Cumhurbaşkanlığı Sarayında yapılan toplantı ile başlamıştır.


HAL VE GİDİŞ VAHİM

Necdet Topçuoğlu

Olayları meydana geliş sırasına göre sıralamaz, önemine göre yorumlamazsak doğru sonuca ulaşmamız mümkün değildir. Türkiye yeni bir sürece girmiştir. Bu süreç, 30 Ağustos 2024 tarihinde Ahlat da Cumhurbaşkanlığı Sarayında yapılan toplantı ile başlamıştır. Erdoğan, toplantıdan sonra basına servis edilen resmi, Kamuoyuna verilen yeni mesaj olarak ifade etmiştir. Söz konusu resimde Erdoğan, Bahçeli, Testici, iki General ve HÜDA-PAR Genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu bulunuyordu. Hep birlikte el kaldırdılar. Bu tabloda Bahçelinin, Zekeriya Yapıcıoğlu’nun elini havaya kaldırmış olması, çok manidar bulunmuştur. Daha önce ayni karede görüntü vermişlerdi, ancak bu defa araya kimseyi almadan yan yana durmaları bir mesaj ise, vay Türkiye’nin haline. Sonra Bahçeli’nin kendisinden yedi yaş küçük olan Erdoğan’ın elini öpme hamlesi çok şaşkınlık yaratmıştır.

Daha sonra, HÜDA PAR Genel Başkan vekili Halef Yılmaz, ‘Kemalizm’ için “Sapıklığı taklit ediyor!” ifadelerini kullanmıştır. Anayasanın Kemalizm’den arındırılması gerektiğini söylemiştir. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin, “İlk 4 madde tartışması yapmanın bir zaman kaybı olduğuna inanıyorum” şeklindeki değerlendirmesine, sosyal medya hesabı üzerinden cevap veren Halef Yılmaz, “Mesele, laiklik adı altında milletimizin dini olan İslam’a düşmanlığa sebep olan bütün yanlışların düzeltilmesidir. İlk 4 maddenin bundan istisna tutulması meseleyi çözecek midir?” ifadelerini kullanmıştır. Halef Yılmaz’ın açıklamaları kamuoyunda tepkiye neden olmasına rağmen, Cumhur İttifakından bir ses yükselmemesi, her şeyin plana uygun yürütüldüğü izlenimini vermiştir.

Olayları sırası ile incelemeye devam edelim. Kara, Deniz, Hava Harp Okullarının mezuniyet törenlerinde, Erdoğan dönem birincisi olan kadın subaylara diplomalarını vermiştir. Bu dönem üç harp okulunun birincilerinin kadın olması, benim gibi düşünenler tarafından takdirle karşılanırken, kadın düşmanları üzerinde infial yaratmıştır. Törenin ardından bir grup karacı teğmen, ‘’Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’’ sloganı attıktan sonra, dönem birincisi kadın teğmen önderliğinde geleneksel yeminlerini yapmışlardır. Dikkatinizi iki noktaya çekmek isterim. Birincisi bu yemin, hain fetö kalkışmasının yapıldığı 2016 yılından bu yana resmi olarak yaptırılmamaktadır. İkincisi, slogan atan ve yemin eden teğmenler, dönem mezunlarının yaklaşık üçte birisi kadardır. Geri kalan çoğunluk bu yemine katılmamışlardır. İşte vahim olan da bu bölünmüşlüktür. Bu durum, Atatürkçü subayların TSK’dan temizlenmesi için fırsat olarak görülmektedir.

Bir grup teğmenin slogan atmasına ve geleneksel yeminlerini organizasyon dışı yapmalarına, AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin tepki vererek, ‘’biz buradayız. Bu ülkenin öz evladıyız, vatanına sevdalı milyonlarız. Daha kalabalık daha güçlü, dinamik, heyecanlı ve zindeyiz. Ne şımarıklığa boyun eğeriz ne kışkırtmalara eyvallah ederiz. Kuru gürültüye pabuç bırakmaz, işimizi yarım koymayız. Haddini bilmeyene haddini bildiririz." Demiştir. Adalet bakanı Yılmaz Tunç ise, teğmenlerin tavrı rahatsızlık yaratmıştır diye açıklama yapmıştır. Halbuki esas gözden kaçan büyük çoğunluktaki teğmenlerin bu yemine katılmamış olmalarıdır. Ancak, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, AKP'lilerin hedefine aldığı teğmenlere destek vererek, "Bu gençlerin ebedi Başkomutanları, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür" ifadelerini kullanmıştır.

Gelişmeleri sırasına göre değerlendirmeye devam edelim. Bir süredir Ekonomi ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in istifa ettiği konuşulmaktadır. Daha sonra bu istifa yalanlanmıştır. Ancak işlerin beklendiği gibi gitmediği bir gerçektir. Cüneyt Zapsu’yu hatırlarsınız. Ben kendisini 1999 yılında ABD de DEİK toplantısında tanımıştım. AK Parti kurulmadan önce, Erdoğan ve Gül’ü ABD iş çevrelerine tanıtan kişidir. Daha sonra AK Parti kurucu listesinde yer almıştır. Bir dönem Erdoğan ABD ilişkileri sıkıntıya girince, ‘’Erdoğan’ı deliğe süpürmeyin, kullanın’’ diyen kişidir. Bu zat şimdi çıkmış, ‘’Mehmet Şimşek başarısız olursa, faşizm gelir’’ diyor. Başarısız olacağını cümle alem bildiğine göre, faşizmin gelmekte olduğunu haber vermeye çalışmaktadır.

Diğer olaylara da göz atalım. Çiftçiler zarar ettikleri için feryat etmektedirler. Hükumet çevreleri, ekmeyin, su vermeyiz demektedir. Sonra da iki yıl ekmeyenin arazisine el koyup, kiraya verme konusunda yönetmelik çıkarmıştır. Emekliler zaten yaşayan cenaze durumuna getirilmiş, ses çıkartacak dermanları kalmamıştır. Erdoğan aldığı yeni bir kararla yetkilerini daha da genişletmiş, bütün atama yetkilerini tek başına eline almıştır. Bu gelişmelerin tamamı bir planın aşamalarıdır. Uygulamaya konulmasına az kalmıştır. Bütün bunlar olurken, kurultaylar partisi CHP, tüzük kurultayı ile meşgul olmaktadır. Muhalefet tümden fareli köyün kavalcısının peşindedir. Tüm muhalefet sistemin arka tekerleğidir. Ön tekerlek nereye giderse, arka tekerlek de oraya gitmektedir.

Benim 41 yıllık devlet tecrübem, sıraladığım olayları değerlendirdiğimde, hal ve gidişin iyi olmadığını göstermektedir. Bütün olup bitenler, faşizme giden yolun taşlarının döşendiğini göstermektedir. Sözün tamamı deliye söylenir. Cüneyt Zapsu söyledi, daha ne desin. Bu planın gerçekleşmesi için karışıklık çıkarılabilir, tuzağa düşülmemelidir. Baştan beri engel olarak görülen tüm Atatürk’çüler temizlenmek istenmektedir.  Hiçbir siyasetçiye güvenmek mümkün değildir. Onlar aldıkları yüksek maaşlar ile kendi konfor alanlarında mutlu görünmektedirler. Yapılması gereken duyarlı olmak, birlik ve beraberliği daha da güçlendirmektir. Kanunsuzluklara, haksızlıklara birlikte ses yükseltmektir. Yoksa Cüneyt Zapsu’nun geliyor dediği faşizmin zulmü altında yaşamak zorunda kalırız.

(03, Eylül, 2024-Ankara)