Necdet Topçuoğlu


İBADET VE CİHAT MÜSLÜMANLIĞI

Arapça yazılan her yazıyı anlamını bilmeden, zararlı dahi olsa dua zannetmek toplumun çoğunluğunda olan bir yanlış algıdır


İBADET VE CİHAT MÜSLÜMANLIĞI

Necdet Topçuoğlu

Arapça yazılan her yazıyı anlamını bilmeden, zararlı dahi olsa dua zannetmek toplumun çoğunluğunda olan bir yanlış algıdır. Yaşanmış bir olayı bir arkadaşım anlattı. Köylerinde garip yoksul bir komşuları vefat etmiş. Cenaze yıkanıp tabuta konulduktan sonra üzerine bir örtü örtelim denilmiş. O anda orada bulunan Hacı İlyas amca adında bir muhterem, durun demiş, bize hacdan dönerken uçakta verilen bir örtü vardı onu örtelim teklifinde bulunmuş.

Orada bulunan oğlunu eve gönderip, örtüyü getirtmiş ve komşuları tabutun üzerine örtmüşler. Cemaatin arasından birisi; örtü pek de güzel, ruhu rahat etsin fakirin, zaten dünya da rahat yüzü görmedi demiş. Diğer birisi kalabalığa hitaben sormuş, hangi dua yazıyor acaba okuyan, anlamını bilen var mı diye sormuş. Kimseden ses çıkmayınca, orada bulunanlardan kimsenin okuyamadığı anlaşılmış.

Köyde İmam Hatip Lisesi son sınıfta okuyan bir delikanlı varmış. Haber göndermişler delikanlı gelmiş ve ona sormuşlar. Evlat, biz okuyamadık burada hangi dua yazıyor demişler. Delikanlı bir bakmış, başlamış gülümsemeye. Neden gülüyorsun diye sorulunca; yahu bu dua değil ki demiş. "Suudi Arabistan Hava Yolları hayırlı yolculuklar diler","الخطوط الجوية العربية السعودية تقول إن رحلاتها جيدة’’  yazıyor demiş. Orada bulunanlar şaşkın ifadelerle birbirlerine bakmaya başlamışlar. Köyde muzipliği ile tanınan bir yurttaş; olsun fark etmez, öbür dünyaya iyi yolculuklar dilenmesi de dua sayılır demiş.

Okuduklarımızın anlamını bilmeden Arap alfabesi ile yazılan bir yazının dua olup, olmadığına karar vermek mümkün değildir. Bu olaya benzer bir durumu ben de bizzat yaşadım. 1983 yılında Japonya’da birlikte eğitime katıldığım Sudan'lı bir arkadaşım 2013 yılında Türkiye'ye gelmişti. Hasan El Beşir adındaki bu arkadaşımla, JICA Bursu ile 6 ay Japonya'da bulunmuştuk.

Arkadaşım Sudan da uzun yıllar Planlama Müsteşarlığı yapmıştı. Hatta Sudan’a TCDC projelerinin kontrolü ile ilgili olarak görevli gittiğimde beni çok iyi ağırlamıştı. Ben de onu ülkemizde imkanlarım ölçüsünde ağırlamaya çalışmıştım. Bana Cuma Namazına gidelim dedi. Özellikle gitmek istediğin bir cami var mı diye sordum, Hacı Bayram olursa memnun olacağını ifade etti. Yer bulmak zor olur diye biraz erkenden gittik.

Cuma namazının farzını kılarken arkadaşım namaza devam etmedi. Bağdaş kurup oturdu ve namazın bitmesini bekledi. Dışarı çıkınca sordum, yanlış giden bir şey mi oldu Hasan dedim. Sizin imam namazda zammı sure olarak "nikah duası"nı okudu dedi. Ben de, biz ne okuduğunu bilmiyoruz ki diye cevap verdim. Öyle şey olur mu, anlamını bilmediğiniz namazı niye kılıyorsunuz ki dedi. Haklısın bu konuda söyleyecek bir sebebim yok diyebildim.

Din konusunda yazı yazmak, açıklama yapmak uzman din adamlarının işidir. Bu konuya girmekten özellikle kaçınmak isterim. Ancak bilmediklerimi sormak, inanç sahibi bir yurttaş olarak benim hakkımdır. Soru sorduğumda, orayı karıştırma diye cevap verilmesi çok sinirlendiğim bir olaydır. Saygıdeğer dostum Güner Akça’nın bana hediye etmiş olduğu, Kur’an meali ve İslam Ansiklopedisini okuyorum. Gerçeklerle yaşananlar arasındaki uçurumu gördükçe üzülüyorum.

Din bir toplumun ortak değeridir. Hiçbir kimsenin ortak olan bir değeri, kendi çıkarına kullanması doğru değildir. Bu nedenle, dini kullanan Siyasal İslamcılar kadar, dinine sahip çıkmayan samimim Müslümanlarda sorumludur. Sağduyulu, samimi inançlara sahip her Müslüman, Siyasal İslama karşı çıkmanın Dine karşı çıkmak olmadığını anlaması gerekir.

İngilizler, Türkler ile uğraşmayın, onları yok edemezsiniz. Dünya da iki Türk kalsa, bir araya gelir devlet kurarlar.  Onları yıkmak ve yok etmek istiyorsanız, inanıp da anlamını bilmedikleri bir kitapları var. O kitabın imamlarını ele geçirin, onlar bu işi hallederler demişlerdir. Piyasada bazı din adamı olarak geçinenlerin, ipe sapa gelmez açıklamalarını gördükçe, onların İngiliz uşağı olduklarını anlamakta tereddüt etmiyorum.

Herkes ibadet Müslümanı olamayabilir. Ancak dine hizmet etmek, Cihat Müslümanlığıdır. Aziz Atatürk, ben bir ibadet Müslümanı olamadım, ancak cihat Müslümanı olduğum konusunda hiçbir kuşkum yok demiştir. Rahmetli Prof. Dr. Haydar Baş bu konuyu kaynakları ile birlikte çok güzel anlatmıştır. Mekanı cennet olsun. Milletimize ve Devletimize, din üzerinden zarar vermek isteyenlere karşı en doğru mücadele şekli, dinimizin anlamını bilmektir.

(29, Ağustos, 2024-Ankara)