Necdet Topçuoğlu


LİDERİ KUTSAMAK 'FETİŞİZM'DİR

İnsanın farklı bir organına, örneğin bir kadın ayağına; farklı bir nesneye örneğin ince bir kadın çorabına kutsal anlamlar yükleyip tapınmasına “fetişizm” diyoruz.


LİDERİ KUTSAMAK 'FETİŞİZM'DİR

Necdet Topçuoğlu

İnsanın farklı bir organına, örneğin bir kadın ayağına; farklı bir nesneye örneğin ince bir kadın çorabına kutsal anlamlar yükleyip tapınmasına “fetişizm” diyoruz. 
Psikologlar fetişizmin bir sapıklık olduğunu söylerler. Ama parti tabelasına, flamasına, genel başkanına tapınma söz konusu olduğunda, nedense sesleri çıkmamaktadır. Bir fani olan lideri kutsallaştırmak fetişizm değilse nedir?

Avrupa'da parti fetişizmi yoktur. Seçimler bu yüzden kavgasız, gürültüsüz, heyecansız geçer. İnsanlar daha çok mesleki kariyer peşindedir. Bazı Avrupa ülkeleri ve ABD de seçim kampanyalarına şahit oldum. İnanın seçim kimsenin umurunda değildir. Türkiye’de, İran’da, Arap Yarımadasında hatta tüm İslam dünyasında mesleki kariyer yarışı yoktur. Çünkü devlet makamlarında kariyerin, liyakatin, bilgi donanımının hiç önemi yoktur. Kadın ayağına veya çorabına tapınır gibi lidere bağlanmak her kapıyı açan maymuncuktur gibidir.

Mesleki kariyeri, liyakati bırakın; mesleği bile olmayan lümpenler "teşkilatcı" kimliği ile aydınlara, liyakatli kadrolara hükmederler. Bu lümpenlerin hatta birçok vekilin, dekanın, rektörün yakalarından parti rozetini çekip alın geriye bir şey kalmaz. İşte o yüzden İslam ülkeleri Hristiyan dünyasından gelecek aşı ve ilaçları bekler, işte o yüzden Müslümanlar Hristiyan ülkelerine iltica edebilmek için sınır kapılarında göz yaşartıcı gaz yerler veya lastik botlara binip Akdeniz’in sularında boğulurlar.

İslam ülkelerinden kaçanların bir başka islam ülkesine gittikleri hiç görülmemiştir. Ülkemizdeki Arap sevicilere bir bakınız. Hiç birisi Arap ülkelerine gitmeye çalışmazlar. Hepsi ya Avrupa, ya da Amerika’ya kapağı atmak isterler. Kaçanlar dini yaşama değil, ekonomik olarak rahat ve mutlu yaşama koşmaktadırlar. Bilim ve teknolojiyi hayatın her alanında hakim kılmadıkça, gelişmiş ülkelerin kapılarında uşak olmaktan kurtulmak mümkün değildir.

Siyasal İslamcılara din tüccarı denilmesi boşuna değildir. Ballı kaymaklı kazanç kapıları olmasa bunların hiçbirisi dincilik yapmazlar. Denemek için Camilere girişi paralı yapın bakalım kaç kişi geliyor. Halbuki inançlar maddi karşılık beklemeden, gönüllü olarak ibadet yapmayı gerekli kılar. Birde bu din tüccarları samimi inanç sahiplerinin dindarlığını sorgulamaktadırlar. Komplekse kapılarak bunlara asla eyvallah edilmemelidir. Birey amelinin hesabını ancak yaratana verir. Kulun kuldan inançlara dair hesap sormaya hakkı yoktur.

(02,Ocak, 2024-Ankara)