ÖNCE SAĞLIK
Necdet Topçuoğlu
Ömür denilen yaşam takviminde insanoğlu için en önemli konu sağlıklı olmaktır. Sağlık; insanın bedensel, ruhsal ve zihinsel olarak kendisini rahatsız edecek herhangi bir sorununun bulunmamasıdır. Her insan kendi hayat anlayışına göre kendisine bir yol haritası çizmeye çalışır. Hayata dair planlar yapar, hedefler koyar ve sonra bunları gerçekleştirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Ancak, yaşadıkça hayatta birçok şeyin insanoğlunun elinde olmadığını anlar. Aslında bütün insanların hayatı Kozmik güç tarafından düzenlenmiştir. İnsanlara verilen roller bellidir. İnsanoğlu işte kendisine verilen bu rolleri oynamaya çalışmaktadır.
Sağlıklı olduğumuz zaman ölüm hiç aklımıza gelmez. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya nimetlerinden zevk almaya gayret eder, büyük bir hırs ve azimle koyduğumuz hedeflere ulaşmaya çalışırız. Ancak bir gün hastalanıp, insanoğlu için kaçınılmaz son olan ölüm aklımıza geldiğinde her şeyin boş olduğunu, önemli olanın sağlık olduğunu anlarız. Buna rağmen yine de sağlımızı yitirmek pahasına bazı işleri yapmaktan geri kalmadığımızı görürüz.
Her sabah elimizi yüzümüzü yıkamak için aynanın karşısına geçtiğimizde şu hususu hatırlamalıyız. Bu bedende hissettiğimiz, taşıdığımız can bile bize ait değildir. Bize emanet olarak verilmiştir. Zamanı geldiğinde bu emanet gerçek sahibi tarafından alınacaktır. İşte o gün, dostların omuzunda bir tabut, içinde cansız bir beden ebedi istirahatgaha gidiyor olacağız. O tabutun içinde dünya nimetlerine ait hiçbir şey yoktur. Peki ne vardır? Bir günahlar, birde sevaplar vardır. İşte bu nihai gerçeği görerek yaşamımızı sürdürmeliyiz.
Felsefe ile biraz ilgisi olan her insan Eflatun’un kim olduğunu bilir. Bir gün dostları Eflatun’a insanlar hakkında ne düştüğünü sormuşlar.
Eflatun şöyle cevap vermiş.”İnsanlar çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki daha sonra çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını kaybederler. Geri kazanmak için para öderler. Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Bu sebeple ne bugünü nede yarını yaşayamazlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.”
İşte ünlü bir felsefeci ve düşünür olmanın ayrıcalığı bu ifadelerde saklıdır. Sayfalarca anlatılacak bir konuyu birkaç cümlede özetlemiştir. Yine dostları Eflatun’a, peki üstat siz ne düşünüyorsunuz ? İnsanlara ne yapmalarını önerirsiniz? Diye sormuşlar.
Eflatun; “Kimseye kendinizi sevdirmeye çalışmayın. Yapılması gerekli olan tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.” diye cevaplamıştır.
Bütün bu yazılanlar ve söylenenler çerçevesinde hayatın asıl amacının ne olduğunu, insanın neden yaratıldığını sorgulamayı düşünebilir, hatta hayatı anlamsız bulabilirsiniz. Şayet böyle bir düşünceye kapılırsanız işte esas anlamsızlık bu olur. Sonu ölümle bitecek olan kısa süreli insan hayatı ancak insanlığa hizmet etmekle anlam kazanır.
Ne demiş Ziya Paşa; “Eşek ölür semer kalır, insan ölür eser kalır.” İnsanların yaşamlarına anlam kazandırmaları, öldükten sonra ölmez bir eser bırakabilmeleri ile mümkündür.
Paraları ile dünyada her şeyi satın alabileceklerine inanan zenginler, hasta yatağına düştüklerinde, para ile satın alınamayacak bazı şeylerin olduğunu anlamak zorunda kalırlar. Aslında zenginlik ; “Çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.” diye tanımlanır.
Sağlık, sahip olduğumuz varlıkları anlamlı kılan bir durumdur. Varlıklarımız arasından onu çekip aldığımız zaman, geri kalan her şey anlamsız kalır. Sağlık olmadıkça, ne paranın ne tahtın, nede başka bir malın hiçbir önemi yoktur. Bunu Osmanlı İmparatorluğu’nun ünlü padişahı Kanuni Sultan Süleyman şu güzel sözle ifade etmektedir. “Dünya’da muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya bir devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
Sağlıklı toplum, sağlıklı bireylerden oluşur. Toplumsal sağlığımızı koruyabilmek için, toplumu meydana getiren bireyler olarak, beden, ruh ve düşünce sağlığımızı korumalı ve değerini bilmeliyiz. Bu vesile ile bütün dostlarıma beden, ruh ve düşünce yönüyle sağlıklı bir ömür dilerim.
(21, Kasım, 2024-Ankara)