Necdet Topçuoğlu


SOKAK HAYVANLARI SORUNU

Kırsal kesimden nüfusun kentlere göç etmesine bağlı olarak, yiyecek bulamayan köpekler de kentlere akın etmişlerdir. Koyun sürüleri azaldıkça, sürü sahipleri köpeklerini kentlerin varoşlarına atmışlardır. Kedilerde de durum farklı değildir. Mama ile beslenen kediler, fare ile arkadaşlık yapmaktadırlar


SOKAK HAYVANLARI SORUNU

Necdet Topçuoğlu

Flaşing, çiftleşme sezonunda dişi hayvanların ek yemle desteklenmesi ve kondisyonlarının iyileştirilmesidir. Bu uygulama iyi durumda olan meralarda da yapılabilir. Münavebeli otlatmayı bu uygulamanın bir başka yolu olarak tanımlamak mümkündür. Flaşing beslemesi, doğan yavruların kalitesini artırdığı gibi, hayvanların cinslerine göre doğum oranlarını da artırmaktadır. Bir defada çok yavru doğması buna örnektir.

41 yıllık devlet hizmetimin 27 yılı KİT'lerde verimlilik denetimi yaparak geçmiştir. Denetlediğim kurumlar arasında, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), özel bir yer tutmaktadır. Söz konusu denetimler sırasında sadece verimliliği ölçmekle kalmadım. Yeni bilgi ve deneyimler edindim. Edindiğim bilgileri işletmeler arasında paylaştım. Birlikte hizmet verdiğimiz meslektaşlarım bunu bilirler.

Hatırladığım kadarıyla 2000'li yılların başındaydı. Polatlı Tarım İşletmesine gitmiştim. Koyunculuk bölümünü denetlerken, kayıt defterlerinde bir farklılık  dikkatimi çekmişti. Geçmiş yıllara göre kuzulama oranlarında ikiz ve üçüz doğumlar artmıştı. Kayıtlarda yanlışlık mümkün değildi. Çünkü meslektaşlarım liyakatlı uzmanlardı.

Kuzu ağıllarına gittim her yer kuzu doluydu. Müdür Yardımcısı Veteriner Ümit Çerçel'e, üçüzlük ve ikizlik oranlarındaki artışın sebebini sordum. Her yıl yaptıklarından farklı bir uygulama yapmadıklarını söyledi. Çobanlara haber ver, birlikte koyun ağıllarına gidelim dedim. Ne zaman çobanları ziyâret etsek, mutlaka koyun yoğurdu ikram ederler. Yemezsek darılırlardı. Diyet olarak yasak olmasına rağmen birkaç kaşık aldım.

Koyunculuk şefine kuzu kayıt defterlerini tekrar getirmesini söyledim. Kuzuluma oranındaki artış sebebiyle öncelikle hepsini tebrik ettim. Ancak bu artışın sebebinin olması gerekir, bu sebebi öğrenmemiz lâzım dedim. Koyunculuk kâhyası oldukça tecrübeliydi. Koyunculuğu seven ve bilen birisiydi. Anlatmaya başladı.

Efendim, Yaz Mevsimi başlangıcında İşletmemizde lokal bir dolu afeti yaşadık. Hasadı yapılmamış arpa parsellerimizde dane, olduğu gibi yere döküldü. Düşünebiliyormusunuz, bu olay dekara 350-400 Kg arpa danesinin alana serpilmesi demektir. Biz de koyun sürülerimizi afet geçiren parsellerde otlattık. Sürülerin rutin beslenmesine ek beslenme yapılmış oldu. Bunun flaşing etkisi yaptığını düşünüyoruz dedi.

Şimdi gelelim sokak sokak hayvanlarına. İstanbul da bu sorun ilk defa Erdoğan'ın Bediye Başkalığı döneminde gündeme gelmişti. O dönemde Mehdi Eker İstanbul Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü idi. Her gün hayvansever olduğunu iddia eden aktivistler ile sorun yaşıyordu. Kendisini aradım ve durumun ayrıntısını sordum. Sayın Müsteşarım sorun 5199 Sayılı "Hayvanları Koruma Kanunun"ndan kaynaklanıyor dedi. Bu Kanun değil, sanki "Hayvan Hakları Evrensel Beyannamsi" dedi.

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, Anavatan Partisi İstanbul Milletvekili Ediz Hun'un Komisyon Başkanlığında hazırlanmış, daha sonra 24 Haziran 2004 tarihinde, AK Parti İktidarında yasalaşmıştır. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, sokak hayvanları adeta dokunulmazlık kazanmıştır. Çoğalmaları için beslenme ve barınma imkânları sağlanmıştır. Köpek ve kedi maması üretilmesi adeta bir sektör haline gelmiştir. Bu üretimden çok para kazanan ve zengin olanlar olmuştur.

Yukarıda koyunlardan örnek vererek beslenmenin, üremeye olan flaşing etkisinden bahsettim. Kedi ve köpekler de yüksek kaliteli mamalar sayesinde bir batında 8-10 yavru doğurmaya başlamışlardır. Nüfusları arttıkça mevcut barınaklar yetersiz hale gelmiş, beslenme masrafları belediyelerin bütçelerini zorlamıştır. Kulak küpesi olan bir köpeğin barınakta olması gerekirken, biz bunları sokaklarda görmeye başladık.

Köpekler içgüdüleri gereği sürü oluşturarak, bir alanı sahiplenirler ve koruma altına alırlar. Sürüler arttıkça, sahiplenilen alanlar da artmaktadır. Özellikle barınma imkâni buldukları parklara çuvallarla mama dökülmesi, su ihtiyaçlarını da havuzlardan karşılamarı, nüfus patlamasına yol açmıştır. 5199 Sayılı Kanun Kobra etkisi yapmıştır. Bunun neticesinde sokaklar gezilmez, parklar girilemez alanlar haline gelmiştir.

Kırsal kesimden nüfusun kentlere göç etmesine bağlı olarak, yiyecek bulamayan köpekler de kentlere akın etmişlerdir. Koyun sürüleri azaldıkça, sürü sahipleri köpeklerini kentlerin varoşlarına atmışlardır. Kedilerde de durum farklı değildir. Mama ile beslenen kediler, fare ile arkadaşlık yapmaktadırlar. Hazır yemekten kendilerine besin bulma yetenekleri körelmiştir. Bu sorunun da mutlaka çözülmesi zorunlu görülmektedir.

Özellikle sabah erken saatlerde okula giden çocukların ve namaza giden yaşlı erkeklerin köpek saldırısına uğrama vakalarında artışlar görülmektedir. Bu sorunun mutlaka çözülmesi gerekir. Kanun yaparken bırakılan her boşluk, geleceğe sorun olarak yansımaktadır. 5199 Sayılı Kanunun komisyon çalışmalarında ben de komisyona katılmış bir öneride bulunmuştum.

Sokak hayvanlarının dişi ve erkekler olarak, farklı barınaklara konulmasını önermiştim. Özellikle bayan aktivistler beni linç etmişlerdi. Her canlı için üreme doğal haktır engellenemez dediler. Ancak ayni kafalar kadınlar için kürtajı da hak olarak gördüler. Taraf olduğumdan değil, çelişkiyi anlatmaya çalışıyorum. Kedi ve köpeklerin  kulak küpeleri kaydedilirken sahipleri belirtilsin dedim, bu da kabul edilmedi. Bir meslektaşım, sokakta bulunan küpeli hayvan  sahibine teslim edilmeli, kabul etmezse para cezası uygulanmalıdır diye önerdi, o da kabul görmedi. Kabul görmeyen öneriler, yıllar sonra karşımıza devasa sorun olarak gelmiştir. Şimdi sorunu  çözmek için toplu oldürtme Kanunu çıkartmak istiyorlar. Katil olmayı kabul etmeyenleri ise ceza ile tehdit ediyorlar.

Avrupa ülkelerinde sokak hayvanları sorunu yoktur. Çünkü çıkardıkları Kanunlarda boşluk bulunmamaktadır. Hayvanlar sahiplidir ve kulak küpelerinde sahipleri kayıtlıdır. Kanuna uymayanlara uygulanan cezalar ağırdır. Türkiye de bu konu siyasallaşmıştır. Toplu ölüm yasası çıkaranlar kadar, bilimsel ve akılcı çözüm önermeyenlerde hatalıdır. Yeni Kanuna gerek yoktur. Yönetmelikte yapılacak düzenlemelerle sorunu çözmek mümkündür. Sorunu çözen ülkeler ne yapmışlarsa, Türkiye de aynı yolu takip ederek çözüme ulaşması mümkündür.

(24, Temmuz, 2024-Ordu)