SURİYE DE KAN DURMAZ
Necdet Topçuoğlu
Beşar Esat döneminde azınlıktaki Nusayriler, çoğunluktaki Sünni Arapları öldürdüler. Bu giderek devlet zulmüne dönüşmüştür. Milyonlarca insan evini yurdunu terk ederek mülteci durumuna düşmüşlerdir. Bütün bunlar, Rusya'nın Esad'a sağladığı destek sayesinde olmuştur. Ukrayna-Rusya savaşında, Rusya'nın gücü iyice kırılınca, Esat çareyi Rusya'ya sığınmakta bulmuştur. Bu defa Suriye hemen hemen hiç çatışma olmadan Selefi örgütlerin eline geçmiştir. Bir dönemin ünlü teröristi Colani, kılık değiştirerek modern görünüme bürünmüş ve Suriye'nin yeni Başkanı olmuştur. Başka olduktan sonra, gerçek adı olan Ahmet eş Şara'yı kullanmaya başlamıştır.
Suriye de yönetimi devralan Selefi gruplar oldukça karışık çok uluslu paralı vampirlerden oluşmaktadır. Bunlar kan dökmeye şartlanmış cellatlardır. Zaten beyinlerinin arkasında intikam hırsı bulunmaktadır. Herşey planlandığı gibi yürümektedir. Esat döneminden kalan, eski Suriye ordusunun bazı subayları Nusayrileri iyana teşvik etmiştir. Böyle olduğu saha da bulunan dostlarım tarafından ifade edilmektedir. Bunun üzerine harekete geçen HTŞ kuvvetleri, oluk oluk kan akıtmaya başlamışlardır. Öldürdükleri insanların cesetleri başında poz vererek, şimdi sıra bizde demektedirler. Dökülen kardeş kanıdır. Teşvik eden ABD ve İsrailin umurunda bile değildir.
Suriye de kan durmaz derken bunu, Ortadoğu'nun harese toplum Kültürüne dayandırmak istiyorum.
Harese, Arapça eski bir kelimedir. Bildiğimiz hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
Harese şudur: develere çöl gemileri derler, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürürüyebilir. Çok dayanıklı bir hayvandır. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır ve gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kan dikenle karışınca bu tad devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa deve kan kaybından ölebilir. Bunun adı haresedir.
İşte belirtilen, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olurlar.
Ben Türkiye'nin Ortadoğu da yaşayacağı sıkıntıları öngörüyordum ama, bu kadar çabuk gerçekleşeceğini tahmin etmiyordum. Türkiye'nin Büyük Ortadoğu Projesinin paydaşı olması, başımıza örülmek istenen belayı çabuklaştırmıştır. Önümüzde duran sorunlar çok yönlüdür. Bir yandan Selefi terör örgütleri sınırımıza dayanmıştır. Diğer yandan PYD'nin hamisi olan İsrail, bu bölücü örgüt üzerinden, Suriye'nin kuzeyinde komşumuz olmuştur. PYD'nin sözde komutanı Mazlum Abdi, İsrail'den koruma desteği istemiş ve İsrail tarafından kabul edilmiştir. Bundan sonra PYD ile çatışmak, İsrail ile çatışmak anlamına gelecektir.
Çok değil aylar önce ben bu senaryoları yazdığım zaman, komplo teorisi diyenler vardı. Hatta Erdoğan, İsrail Türkiye'ye saldıracak dediğinde, alaycı ifadelerle karşılayanlar olmuştu. Şimdi hana geldik yağmur durdu. Yeni bir Ortadoğu politikası oluşturmak zorundayız. Yeni politika Milli olmak zorundadır. ABD manda ve himayesine sığınarak, Türkiye üniter yapısını koruyamaz. Devlet Bahçeli'nin başlattığı terörsüz Türkiye girişimi, bazı çevrelerce sulandırılarak federasyonun önünü açmaktadır. Çeşitli partilere savrulmuş olan Türk Miliyetçileri akıllarını başlarına toplamazlarsa, Anadolu'nun Türksüzleştirilmesine sebe olmuş olacaklardır. Umarım harese toplumların kan dökme arzuları Türkiye'ye bulaşmaz.
(10, Mart, 2025-Ankara)