TÜRKİYE DE YOLSUZLUĞUN TARİHÇESİ
Necdet Topçuoğlu
1980’li yıllarda ABD’den Yunanistan’a gelen Yorgo Koskotas adında bir kişi, dönemin Başbakanı Andreas Papandreu Hükumetinin desteği ve teşviki ile Girit Bankası’nı satın almıştı. Bu zat bankayı satın aldıktan hemen sonra o günün parsıyla 100 Milyon Euro’yu hortumlamıştı. Bu durum Yunanistan da büyük bir skandala neden olmuştu. Koskotas hortumladığı paranın bir bölümü ile iki gazete ve bir radyo satın almış ve medya imparatorluğu kurmuştu. Birde kanıtlanamayan bir iddia ortalıkta dolaşıyordu. Söz konusu paranın bir bölümünün de Başbakan Andreas Papandreu’ya gittiği söyleniyordu. Koskotas olayı bir banker yolsuzluğu olup, Türkiye’deki Banker Kastelli yolsuzluğuna benzemektedir.
Takvimler 1988 yılını gösterirken skandal patlak vermişti. Yunanistan medyası güç birliği yaparak Koskotas’ın üzerine gitmişti. Koskotas yurtdışına kaçmış, Andreas Papandreu’nun Pasok partisi seçimleri kaybetmişti. Dönemin Maliye Bakanı Dimitris Covalas yüce divana sevkedilmişti. Bu arada Koskotas Arjantin de yakalanarak Yunanistan’a iade edilmiş, yargılanarak 25 yıl hapse mahkum edilmişti. Yaklaşık 12 yıl ceza evinde yattıktan sonra 2001 yılında tahliye olmuştur. Şimdi beş kuruş parası olmadığı için, Atina dışında kayınpederinin yanında yaşamını sürdürmektedir. Yunanistan çok güzel bir adil yargılama örneği vermiş, Koskotas Dosyaları yolsuzlukları simgeleyen bir marka deyim olmuştur.
Türkiye 1991 Genel Seçimlerine giderken, ANAP iktidarda bulunuyordu. Yolsuzluk dedikoduları ayyuka çıkmıştı. Seçim propagandasını yolsuzluk dosyaları üzerine kurmuş olan DYP Genel Başkanı Rahmetli Süleyman Demirel elinde Koskotas Dosyaları ile geldiğini söylüyor, iktidara geldiğinde ANAP döneminden hesap soracağını söylüyordu. Seçimler çok hareketli geçmiş, DYP’nin birinci parti olması ile sonuçlanmıştı. Hiçbir siyasi parti tek başına hükumeti kurabilme çoğunluğu sağlayamamıştı. Birinci parti DYP olduğundan, hükumeti kurma görevi Sayın Turgut Özal tarafından Rahmetli Süleyman Demirel’e verilmişti. 49. Koalisyon Hükumeti Sayın Süleyman Demirel başkanlığında DYP-SHP arsında kurulmuş, Rahmetli Erdal İnönü de Başbakan Yardımcısı olarak kabine de görev almıştı.
Hükumet TBMM’den Güven Oyu alarak göreve başlamıştı. Seçim öncesi söylendiği gibi Devlet Bakanlıklarından bir tanesi yolsuzlukları araştırma Bakanlığı olarak görevlendirilmişti. O tarihlerde ben de ABD’den yeni dönmüştüm. Bu Devlet Bakanlığında 3056 Sayılı Kanun’a göre danışman olarak görevlendirildim. Bir süre sonra Özel Kalem Müdürlüğünü de üstlenmiştim. Bakanlık ayrıca, Bulgaristan göçmenleri, Kıbrıs, Dış Türkler ve reformlardan da sorumluydu. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu da bu Bakanlığa bağlıydı. Kısa sürede çeşitli kurum ve kuruluşlardan, yine 3056 sayılı Kanun’a göre alınan personel ile görev yapacak ekipler oluşturulmuştur.
Bakanlık bünyesinde yolsuzlukları araştırmakla görevli Başdenetçi, Denetçi, Müfettiş ve Savcılardan oluşan ekip her türlü bilgi ve belgeyi toplama yetkisine sahipti. Çalışmalar 1993 Yılına kadar devam etmiş, yüzlerce bilgi ve belge toplanmıştı. Toplam 142 dosyadan elenerek ortaya çıkan Otoyol ve Türk-sat dosyaları şüpheli görünüyordu. Yapılan Değerlendirme toplantılarında Bayındırlık ve İskan Bakanları İsmail Safa Giray ve Cengiz Altınkaya ile eski Karayolları Genel Müdürü Atalay Coşkunoğlu, ''görevi kötüye kullandıkları'' iddiasıyla Yüce Divan’a sevk edildiler. Uzun süren yargılama sonucunda Bakanlar beraat ettiler. Atalay Coşkunoğlu’nun dosyası ise görevsizlik gerekçesiyle geri iade edilmişti. Sonuçta bu dosyadan ceza alan olmamıştır.
Koskotas Dosyaları iddiasıyla yola çıkılmış, yargılamalar sonucunda dağ fare doğurmuştur. Bu sürecin tanıklığını yaptıktan sonra, siyasetin ne kadar acımasız bir uğraşı olduğunu yakından görmüş oldum. Daha sonra benim yolum 1994 yılında Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ile kesişti. Emekli oluncaya kadar kesintisiz 25 Yıl denetçi olarak TBMM, KİT Komisyonuna rapor hazırladım. Yaklaşık 20’nin üstünde Kamu İktisadi Teşebbüsünün denetiminde görev yaptım. Denetim raporlarını yazarken önce kendimi denetlediğim personelin yerine koydum. Hiçbir kimse hakkında akşamdan karar vermedim. Geceyi kendime bir fırsat olarak tanıdım ve kararlarımı sabahları aldım. İnsan haysiyet ve onuru her şeyin üstündedir. Hiç kimsenin Kamu Görevlilerine potansiyel hırsız muamelesi yapma hakkı yoktur.
Şimdi Yüce Divan olarak görev yapan Anayasa Mahkemesi’nde kimlerin yargıladığına ve sonuçlarına bir göz atalım. 1961 Anayasasından sonra Yüce Divan'da yargılanan ilk kişi, 1964 yılında eski Ticaret Bakanı Mehmet Baydur olmuştur. ''Arpa davası'' olarak bilinen davada, Baydur, 52 bin 500 ton beyaz arpanın bir İngiliz firmasına satışına ilişkin iddialarla ilgili yargılanmış ve beraat etmiştir.
Yüce Divan'da ikinci yargılama 1981 yılında yapılmıştır. ''Rüşvet'' ve ''görevi savsaklamak'' iddialarıyla suçlanan eski Sosyal Güvenlik Bakanı Hilmi İşgüzar, 5 yıl ağır hapis, 4 yıl 8 ay hapis, 5 milyon 251 bin 600 lira ağır para cezası ve memuriyetten temelli yoksun kılınması cezasına çarptırılmıştır.
Aynı yıl içinde görülen başka bir davada da eski Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı, ''rüşvet'' ve ''görevi kötüye kullanmak'' iddialarıyla Yüce Divan'a sevk edilmiş, Mataracı hakkında 36 sene ağır hapis, 787 milyon 386 bin 160 lira ağır para cezası, memuriyetten temelli yoksun kılınması ve şoför ehliyetinin 6 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.
1982 yılında da dönemin Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi, ''rüşvet'' ve ''görevi kötüye kullanmak'' iddiasıyla Yüce Divanda yargılandı. Yüce Divan, Elçi hakkında 2 yıl 4 ay hapis, 4 bin 666 lira ağır para cezası, 14 ay süre ile memuriyetten yoksun kılınması ve ehliyetinin 2 yıl 4 ay süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.
Eski Bayındırlık Bakanlarından Selahattin Kılıç ise 1982 yılında, ''rüşvet'' ve ''görevi kötüye kullanmak'' iddiasıyla Yüce Divanda yargılandığı davadan beraat etmiştir.
1985 yılında, eski Devlet Bakanı İsmail Özdağlar, ''rüşvet aldığı'' iddiasıyla Yüce Divanda yargılanmıştır. Özdağlar, 2 yıl hapis, 30 bin lira ağır para cezası, 2 yıl süre ile memuriyetten yoksun kılınma cezasına çarptırılmıştır. Özdağlar'dan, yargılama gideri olan 281 bin 410 liranın da alınmasına karar verilmiştir.
Eski Başbakanlardan rahmetli Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner ve eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu, 2004 yılında, ''ihaleye fesat karıştırmak'' iddiasıyla Yüce Divan'da yargılanmış, Yüce Divan, sanıklar hakkında davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar vermiştir.
2004 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar eski bakanları Cumhur Ersümer ile Zeki Çakan, ''ihaleye fesat karıştırma'' ve ''görevi kötüye kullanma'' iddialarıyla yargılanmışlar, Ersümer hakkında yine davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine, Çakan hakkında da beraat kararı verilmiştir.
Aynı yıl içinde eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile eski Devlet Bakanı Recep Önal, ''görevi kötüye kullanmak'' iddiasıyla yargılanmışlar ve beraat etmişlerdir.
Yüce Divanda son olarak eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın, ''ihaleye fesat karıştırma'' ve ''görevi kötüye kullanma'' iddiasıyla yargılanmış ve beraat etmiştir.
Hiç birimizin hayatımızı planlama şansı yoktur. Maalesef hayat bize bireysel tercih hakkı tanımamaktadır. 1990’lı yılların başında, kendimi yolsuzluklarla mücadelenin odağında buldum. Hatırı sayılır bir Tarım Ekonomisi ve Politikası uzmanı olduğum kabul edilmektedir. Ancak, kesintisiz 25 yıl Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve Sayıştay da hizmet yapmış bir yurttaş olarak, mütevazilik yapmadan yolsuzlukları araştırma uzmanı olduğumu söylemem mümkündür.
(02, Kasım, 2024-Ordu)