Necdet Topçuoğlu

Tarih: 23.07.2025 01:31

KKTC VE KOFİ ANNAN İHANET PLANI

Facebook Twitter Linked-in

KKTC VE KOFİ ANNAN İHANET PLANI

Necdet Topçuoğlu

Öyle balık akıllı milletiz ki, herşeyi çabuk unutuyoruz. Ancak ihanetleri unutmak hainliktir. Bakınız hatırlatıyorum. Türk Milletine düşman olanlar, plânlarını uzun vadeli yapmaktadırlar. Kofi Annan Planı, Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş olan Kıbrıs Adası'nın, bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler (BM) ihanet planıydı.

Bu plân, 2004 yılında hem KKTC, hem de Rum kesiminde referanduma sunulmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın 'hayır' demesine rağmen KKTC'de 'evet' çıkarken, Rum kesiminde bariz bir şekilde 'hayır' çıkmıştı. AKP iktidarı o dönemde Denktaş'ın karşısında yer almış 'evet'e destek vermişti. Maalesef Rauf Denktaş sırtından hançerlenmişti. AKP'nin yaptığını Rumlar bile yapmamışlardır. Rumlara şükran borçlu olmalıyız.

O yıllarda AKP'ye muhalif olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Denktaş safında yer almış, referandum için 'hayır' çalışması yapmıştı. MHP'liler ve Ülkücüler Kıbrıs'a gidip 'hayır' için çalışmışlardı. Doğru olan tavır böyle olmalıydı ve milliyetçiler de gerekeni yapmışlardır. O yıllar Milliyetçiliğin hainlik olmadığı yıllardı. Daha sonra basına sızan Birleşmiş Milletler tutanakları, verilen tavizleri ve kurulan tuzakları ortaya koymuştur. 
Kıbrıs Türkleri için hayati öneme sahip olan 'Garantörlük', zamanın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından pazarlık konusu yapılmıştır.

Dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından verilen tavizler şu maddelerden oluşmaktadır.

1- Bütün konularda anlaşmaya varılması halinde, Türkiye 650 asker dışındaki tüm askerlerini geri çekmeyi kabul etmiştir. Halbuki biz, Türk askeri Kıbrıs'tan çekilemez diyorduk. Bir anlaşma olsa bile en az 5000 asker kalmasını istiyorduk.

2- Garanti Anlaşmasında yer alan "tek yanlı müdahale hakkı"nın iptalinin kabul edebileceği ifade edilmiştir. Ancak bunu, Crans Montana’ya davet edilecek Türkiye-Yunanistan Başbakanlarının görüşebileceği belirtilmiştir.

3- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu daha da esneyerek, başta dönüşümlü başkanlık (2 dönem Rum, 1 dönem Türk) olmak üzere varılacak anlaşmanın 3 seçim dönemi olan 15 yıl sorunsuz uygulanması halinde, garantörlüğün iptalinin ve kalan 650 askerin de çekilmesinin söz konusu olabileceğini ifade etmiştir. Böylece Çavuşoğlu, Annan Planından bile geri gitmiştir. Oysa Annan planında Türkiye, 18 yıldan sonra garantörlüğün iptalini görüşmeyi kabul etmişti.

4- Rum - Yunan tarafı garantörlüğü pazarlığa açtırmakla büyük bir diplomatik başarı elde etmiştir. Ancak aç gözlülük yaparak anlaşma imzalandığı anda, sıfır asker, sıfır garanti de ısrar ederek çözüm için imzalar atılır atılmaz tüm askerlerin çekilmesini ve garantörlüğün iptalini talep etmiştir.

Rum-Yunan açgözlülüğü Türk tarafını felaketten kurtarmıştır. Esasen Garanti Anlaşması aynen kalmış olsaydı bile, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın verdiği korkunç tavizler sonucu KKTC,  Rum ağırlıklı birleşik federal Kıbrıs'ın bir eyaletine dönüştürülecekti. Türkiyesiz AB içine sokulacak,Türkler en geç 5 yıl içinde 300 milyonluk AB'de eritilecek, serbest yerleşme mülk edinme, dolaşma iş kurma ve çalışma özgürlükleri sayesinde KKTC toprakları Rum-Yunan ve AB üyesi 27 ülkenin vatandaşları tarafından satın alınacaktı. Bu şekilde kuzeyde nüfus çoğunluğunu ele geçireceklerdi. Uzun vadeli kurulan tuzak bu yöndeydi.

Kofi Annan plânına göre, Karpaz, Maraş Güzelyurt dahil, 40 yerleşim yerini kapsayan %8 toprak tavizi ilk anda Rumlara verilecek, Kuzeye en az 100 bin Rum yerleşerek eski mülklerini alacaklardı. Güney Kıbrıs Rum Kesiminde plânın red edilmesiyle, Tanrı bir defa daha, aziz şehitlerimizin hatırına, Kıbrıs Türkü'ne ve Türkiye'ye acıdığını göstermiş oldu.

Devlet sorumluluğundan bir haber olan bu zatlar, Kofi Annan ihanet plânına onay vermemişler, Rahmetli Rauf Denktaş'ı sırtından vurmamışlar gibi, Kıbrıs'tan söz edebilmektedirler. İnsanın biraz vicdanı sızlar. Başbakanlıktaki görevim sırasında KKTC'ye kaç defa gittiğimin sayısını bile hatırlamıyorum. Bu nedenle Kıbrıs'ın stratejik önemini biliyorum. Kıbrıs, Mavi Vatan'ın kalbidir. Aynı zamanda Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki ilk savunma hattıdır. Bu hat düşerse hedef Anadolu'nun tamamıdır. Devlet aklı asla bu stratejiden vaz geçemez.

(20, Temmuz, 2025-Ordu)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —