PİRE İT DE, BİT YİĞİT DE BULUNUR
Necdet Topçuoğlu
Hayvan insan ilişkileri birbirinden kopmaz bir bütündür. Hatta insan düşünen hayvandır diyen bilim insanları bile bulunmaktadır. Bu tanıma katılmayanlar da vardır. Her ne olursa olsun, bitkiler, hayvanlar ve insanlar birbirine muhtaçtırlar. Birisi olmadan diğeri yaşam zorluğu çekmektedir. Canlılar içinde insan çok farklı bir yaratıktır. Hatta zaman zaman insan dünyaya aitmi, değilmi diye düşündüğüm olmaktadır. İnsan huy ve karakter olarak, hayvanların özelliklerini taşımaktadır. Hatta bu durum edebiyatımıza da konu olmuştur. Hayvanlar üzerinden anlatılan öykülerle, olaylara açıklık getirilmesine "Fabl" denilmektedir. Ben de zaman zaman bu tarzı kullanıyorum. Bırakın edebiyatı okuduğunu anlamayan bazı cahiller, konuların "Fabl" tarzıyla anlatılmasını hakaret saymaktadırlar.
Diğer yandan dünyanın her yerinde, hayvan haklarını savunan aktivistler bulunmaktadır. Ben de bir hayvanseverim, ancak aktivist değilim. Anavatan Partisi İktidarı döneminde, Hayvanları Koruma Yasası, Meclis Komisyonunda görüşülürken, bende genç bir uzman olarak, Komisyon çalışmalarında görevlendirilmiştim. Komisyonun Başkanı ANAP İstanbul Milletvekili ünlü sanatçı Ediz Hun idi. Hayvansever olmakla, hayvansever görünmeyi birbirinden ayırmak gerekir. Konuyu kameralar önünde abartanları, hayvansever olarak düşünemiyorum. Hayvansever olmak demek, hayvanlar arasında ayrım yapmadan, onların yaşama haklarına saygı duymakla başlar. İşine gelen hayvanı seveceksin, işine gelmeyenden nefret edeceksin, bu samimiyetsizliktir.
Aklınıza ne kadar hayvan geliyorsa, onların huy ve karakterlerini insanlarda görmek mümkündür. Bazıları cesur olurlar, gözünü budaktan esirgemezler. Onlara Aslan gibi insan deriz. Onlarda bunu duymaktan mutlu olurlar. Bazıları kurnaz olurlar, onlara tilki gibi kurnaz deyince adete kanatlanırlar. Bazıları duruşları itibarıyla asil ve akıllı olurlar, onlara kurt gibi insan deriz. Bazıları salak olur, biat edip, sürü gibi hareket ederler. Onlara koyun gibi deriz. Onlar üzülmeyi bile düşünemezler. Hele de her devre göre renge bürünenlere bukalemun gibi deriz. Bu benzetmeden kimse hoşlanmaz. Bazıları çevik ve çalışkan olurlar, onlara da pire veya karınca gibi deriz. Bazıları parazit gibi asalak olurlar. Bedenimizden, saçımızdan başımızdan istifade ederler, bunları göremezsiniz. Adeta bit ve sinek gibidirler. Bu örnekleri dilediğiniz kadar artırabilirsiniz.
Bazı erkeklere aygır gibi adam diyorsunuz, kendisini kazanova zannediyor. Aynı kişiye "Mayın Eşeği" gibi kullanılıyor diyorsunuz, sen bana hakaret ediyorsun diyor. Halbuki ikisi de hayvan.
Bazı siyasetçiler yerinde duramazlar, çok aktiftirler. Maşallah pire gibisiniz deyince gözleri çakmak çakmak olur. Aynı kişiye hayatta bir bit bile olamamışsın, yavru bit olarak kalmışsın dersin, vay sen benim anama bitmi demek istiyorsun der. Bu defa anayı karıştırmayalım bit yavrusunun gerçek adı "yavşak" tır. Bunu söyleyince kıyamet kopar. Sen bana hakaret etin der. Yahu etmeyin eylemeyin, iyisi de kötüsü de bunların hepsi hayvandır. Pireye benzemeyi övgü, bit yavrusu yavşağa benzemeyi hakaret saymak olmaz.
Atalarımız "Pire it de, bit yiğitte" bulunur demişler. Bit asalak olduğu kadar, küçüklük ölçüsü olarak da kullanılmaktadır. Şu siyasetçinin bir bit kadar hizmeti olsa gam yemeyeceğim demek, hiç hizmet etmiyor demektir. Yavşak da bitin yavrusudur. Anasını sevip de danasından nefret etmek olmaz. Hayvanlar üzerinden yapılan övgüler de, yergiler de sanaldır. Gerçekle ilgisi yoktur. İnsanlar tepkilerini hangi hayvan üzerinden ifade edebiliyorsa ederler. Bu onların özgürlükleridir. Özellikle siyasetçiler halkın oyunu alıyorlarsa, izledikleri politikaların eleştirilmesine de katlanmak zorundadırlar.
Anayasamızın 26'ıncı maddesi, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar." demektedir.
Pire gibi çalışkan olmayı övgü olarak görenler, bit kadar faydası yok metaforundan rahatsız olmamalıdırlar. Köpeklere canlarımız diyenlerin, köpek gibi sadık sözüne darılmaması gerekir. Tilki gibi kurnaz sözünden böbürlenenler, tilki derisinden kürk giymemelidirler. Leopar sevenler, leopar derisinden kürklere milyonlar ödememelidirler. Günümüzde kolaycıların tamamı, bir ifadenin hakaret olup olmadığına, Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakarak karar vermektedirler. Bu tamamen yanlıştır. Halbuki esas olan kişilerin anlatmak istedikleridir. Yanlış ifade veya yanlış anlamalar düzeltildiği takdirde, arada husumetin kalmaması gerekir.
(14, Eylül, 2025-Ordu)