TRUMP ABD BARONLARININ MAŞASIDIR
Necdet Topçuoğlu
Devletten devlete konuşma dili diplomasidir. Donald Trump’ın kullandığı üslup, ‘’bit Pazarı’’ üslubudur. Devlet adamları birbirine mahalle ağzıyla hitap edemezler. Böyle bir muamele kabul edilemez. Konuşmada kullanılan cümlelerin anlamından çok, yansıtılan tonlama önemlidir. Aynı tonlamayı, daha önce Erdoğan'a yazdığı mektupta ‘’aptal olma, akıllı ol, ekonomini mahf ederim’’ diyerek yansıtmıştı. O tonlama ile reva görülen pozisyon ne kadar ağırsa, şimdiki tonlama ile reva görülen durum ondan daha ağırdır. Geçen Başkanlık döneminde yapılan heyetler arası remi görüşmede, Holywood yıldızları gibiler diyerek, bürokratlarımızı aşağılamaya çalışmıştır. Zaten düşmanınız sizi övüyorsa, bunun arkasında mutlaka bir hinlik var demektir. Böyle bir aşağılamayı enflasyon konusunda Putin de yaparak, Türk ekonomisinin durumu ile dalga geçmiştir. Bu tavırların reddedilmesi devlet onurunun korunması bakımından zorunludur.
Ne diyor Trump, Erdoğan akıllı adamdır, kendisiyle çok iyi anlaşıyorum diyor. Bunu söylerken Rahip Brunson’u nasıl bıraktırdığını ima etmektedir. Kendini bilmez adam, Erdoğan’ın aklını ölçmek sana mı kaldı. Üstenci bir tavırla, tepeden bakmaktadır. Bunun diğer bir anlamı, ben daha akıllıyım demektir. Devletler arasındaki anlaşma ve uyum, mütekabiliyet (karşılıklılık) esasına dayanır. Söz konusu temaslar, Başkanlar arasındaki ahbap çavuş ilişkisi seviyesine indirgenmemelidir. Bizi Trump ile Erdoğan arasındaki ilişkiler değil, ABD ile Türkiye arasındaki, devletten devlete ilişkiler ilgilendirmektedir. Yoksa Trump, bir devlet adamı değil, ABD baronların maşası olma görüntüsü vermektedir.
Diğer yandan Trump devlet adamı değil, tam bir Yahudi tüccarıdır. Alacaklarını peşin almakta, söz verdiklerini veresiyeye bağlamaktadır. Erdoğan ile yapmış olduğu son görüşmede, tehdit ve şantajla istediklerini peşin almıştır. Hileli seçimin ne olduğunu en iyi Erdoğan bilir derken, yaptığını söylerim ha demeye çalışmaktadır. Bu tehditlerin gölgesinde Boing uçaklarının Türkiye'ye satışını anlaşmaya bağlamış, sıvı doğalgaz satışını garantiye almıştır. Ayrıca nükleer anlaşma adı altında, Ruslar tarafından yapılmakta olan Akkuyu Nükleer santralına göz dikmiştir. Aslında İsrail'in sözcülüğünü yaptığı gayet net ortadadır. F-35 ve F-16 savaş uçaklarının verilmesini, Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerini kesme şartına bağlamıştır. Bütün amaçları Türkiye'yi sınırları içine hapsederek boğmak istemektedirler. Türkiye muhalefeti bu anlaşmaların tamamını yüksek sesle reddetmelidir.
Bu arada ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye özel temsilcisi Tom Barrack, küstahça tavırlarını sürdürmektedir. Erdoğan, Trump görüşmesini yorumlarken, Erdoğan meşruiyet arayışı içindedir, ona beklediği meşruiyeti vereceğiz demiştir. Bununla da kalmamıştır. Türkiye'yi ulus devlet olarak İngilizler kurmuştur. Halbuki Otadoğuda gerçekler farklıdır. Bölgede gruplar, aşiretler ve mezhrpler hakimdir. Türkiye de var olan 27 etnik grubu millet olarak tarif edemezsiniz, bu ancak ümmetçilik ile yönetilebilir demektedir. Tom Barrack çok açık söylemiş olmasada, ifadelerinden Abdullah Öcalan'ın önerdiği tek devlet iki millet modeline meşruiyet verecekleri anlaşılmaktadır. Bu nedenle Meclis de kurulan terörsüz Türkiye komisyon çalışmalarını yakından takip etmektedirler. Komisyona üye veren CHP'nin de alınacak kararlrı melrulaştırmasından memnun görünmektedirler.
Tom Barrack, göreceksiniz çok büyük gelişmeler olacak derken, Türkiye de karışıklıklar olacağını söylemeye çalışmaktadır. Bunun anlamı, daha önce DEM Partinin sırtında şaklayan kızılcık sopasının, bu defa CHP'ye yöneleceğini ima etmektedir. Sağ siyasal muhalefet partilerinin CHP'yi yalnız bırakmaları iktidarın işini kolaylaştırmaktadır. Önümüzdeki dönemde CHP üzerindeki baskıların daha da artacağı, birçok CHP'li siyasetçinin ceza evlerine gönderileceği anlaşılmaktadır. Türkiye de devlet aklı kalmamıştır. Devlet aklı, devleti meydana getiren kurumların ortak aklıdır. Kurumların içi boşaltıldığı için, akılları da kalmamıştır. Bu nedenle devlet aklı diye milletin önüne konulan görüş, Abdullah Öcalan'ın önerdiği tek devlet içinde iki ayrı millet modelidir. Süreç bu yönde ilerlemektedir. Bu gidişi durdurabilecek bir karşı güç görünmemektedir.
Trump'ın Türkiye'yi kendi sınırları içinde yalnızlaştırarak, kendi kendine boğulma sürecine terk edeceğini Devlet Bahçeli görmüştür. Bu nedenle Türkiye, Rusya ve Çin ittifakını önermesi bir tepki olarak anlaşılmaktadır. Ancak uygulanması çok zor olan bir öneridir. Türk Silahlı Kuvvetleri, NATO standartlarına göre donatılmıştır. Bu yapıdan arımak sanıldığı kadar kolay değildir.
İnsan düşündükçe çıldırma noktasına gelmektedir. Belki de tarihimizin en zor döneminden geçiyoruz. Bu durumdan kurtulmak için bir Atatürk gerekli diyenler var. O Atatürk çıksa bile maalesef millet o eski millet değildir. Vatanperverliği terk etmiş, düşünmeyi başkalarına devretmiş, bireysel çıkarlarıyla mutlu görünen ruhsuz bir kalabalık ile karşı karşıyayız. Umutsuz olmayalım ama, işimizin çok zor olduğunu da görmemiz gerekmektedir.
(28, Eylül, 2025)